Ben kimim biliyor musun?
Ne Asyalıyım dünyanın göbeğinde ne Afrikalıyım ne de Avrupalıyım ama onlara da çok yakınım. Dicle beni bölse de ikiye; kayıklarla, asma köprülerle birleşiyorum. Yuvarlak yüzlüyüm tıpkı mimarim gibi. Bazı eski tanıdıklarım el-Medine, el-Mudavara derler bana. Dört kapının sahibiyim. Kufe, Basra, Horasan ve Şam kapılarıyla dünyaya açılıyorum.
Abbasiler beni kurdular. İsmimi Darü’s-Selam koyup başkentleri yaptılar.
Felsefe, edebiyat, fizik, kimya ve uzay bilimlerinin beşiği oldum. Ebu Hanife el-Numan, Abdulkadir el-Geylani, Ahmet bin Hanbel, Sultan Ahmet er-Rifai, Cüneyd el-Bağdadi, Musa el-Kazım, Selman el-Farisi, Hz. Yuşa peygamber bağrımda yatarlar.
Hayatım boyunca çok ağladım az güldüm, kardeş katline şahit oldum, Moğol istilasına maruz kaldım, Dicle’yi kana boyadılar. Selçuklular beni kalkındırmaya çalışsalar bile Safeviler rahat bırakmadılar, kardeşi kardeşe kırdırdılar.
İmdat, İmdat! Ey cihan sultanı!
Feryat figan bağırdım da nidalarımı duyan Sultan Süleyman imdadıma yetişti. İmam-ı Azam’ın kabrini ziyaret ederek Mimar Sinan’a külliyesini yaptırdı, çok şükür yüzüm güldü derken bir zaman sonra Safeviler yine fitne ateşi yaktı. Bu
sefer Sultan IV. Murat’ın fethiyle etmesiyle refaha kavuşup kan ağlayan gözlerim tekrar gülmeye başladı.
Ben Osmanlı’yı çok sevdim ki pek çok Türkçe kelimeyi dilime aldım, caddelerime, sokaklarıma Türkçe isimler verdim.
Belli ki Osmanlı da beni çok sevdi ki gelenler bir daha dönmek istemediler.
Çok mutlu yaşıyorduk ki İngilizler bendeki petrol kokusunu aldı. Sultan II. Abdülhamid petrol kokusunu bastırmaya çalışsa da İngilizler peşimi bırakmadılar.
Bir de baktım birinci dünya savaşı koptu dediler. Suçsuz günahsız halimle İngilizlerin eline düşmüşüm. Yıkıldım, kırıldım, yağmalandım.
Bu sefer çok farklıydı. Beni duyan kimse olmadı, herkes kendi derdine düşmüştü, o günden bu güne ne göz yaşlarım dindi ne de yüzüm güldü.
Eskilere göre ana gibi yar benim gibi diyar olmazmış.
Sora sora beni bulabilirsiniz beni.
Ben Bağdat’ım.
Ardahan
Kapak Resmi: XVI. yüzyılın ilk yarısında Bağdat’ı gösteren bir minyatür (Matrakçı Nasuh, Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn, İÜ Ktp., TY, nr. 5964, vr. 47b)
Yureginize saglik.allah razi olsun
Hala bulabilir miyiz gerçekten bu satırlardaki Bağdat’ı..