Sümbül Sokak

Dönmek

0

eve dön
şarkıya dön
kalbine dön

Kıymetli Sümbül Sokak sakinleri,

Aralık ayının manevi iklimi içinden hepinizi hürmetle selamlarız.

Miladi yılın gerek maddi gerekse manevi bir muhasebeyi de beraberinde getiren bu son günleri, Şeb-i Arus ile birlikte bir umudu da bizlere taşıdı. Bu yıl 749.sunu idrak etmeye çalıştığımız Vuslat Yıldönümü, Hazreti Pir’in bize bıraktığı berhayat bir miras olarak daima yanı başımızda duruyor.

Arus, hepimizin bildiği düğün manasının dışında bir de süs demek. Kırları süsleyen bahar çiçekleri için de kullanılan bir kelime. Biraz durmak ve zihnimizi rahatlatmak için gözümüzü kapattığımızda pek çoğumuzun içinde olmak isteyeceği manzaranın küçük süsleri. Açık bir gökyüzünde süzülen tane tane bulutlar, ayaklarımızın altında uzanıp giden yeşillik ve minik çiçekler. Baharın, yeniden doğuşun sessiz mavi habercileri.

Ayaklarımız çimenliği adımlarken düşünüyoruz: Ahireti zihinlerinde daima asıl hayat olarak taşıyan Müslümanlar için ölüm, hayat vadisi içinde işte böyle bir haberci gibi. Vakti geldiğinde müdanasızca açıp hayatı süsleyen, yaşanır kılan bir ulak. Belki de bir dönüş bileti.

Dönüşü düşününce; dolaşmak, bir şey etrafında hareket etmek, değişmek, benzemek gibi pek çok mana gelip yolculuğumuza eşlik ediyor. Bu fiil bir de niyet ile buluşunca ortaya bambaşka manzaralar çıkıyor.

Müslümanlar yokluk kıyafeti olan ihramı giyip Kabe’nin etrafında döndüklerinde bu tavaf olur. Mevlevi dervişlerinin benliklerini hiçe saydıklarını ve nefislerini öldürdüklerini ifade eden tennurelerini giyip dönmelerine sema denir. Tavaf sağa doğru ilerlerken sema kalbe doğru gider.

Sema ile tavaf zıt yönlere doğru yapılan iki dönüş gibi görünse de aslında ikisi de, Allah Teâlâ’nın Kur’an’ı Kerim’de evim diye belirttiği Kabe’yi merkeze alır. Kabe, Allah’ın dünya gözü ile gördüğümüz evi iken kalp O’nun sığdığı tek mekandır. Hac yapan bir Müslüman, Allah’ın evinin etrafında döner fakat Kabe’nin içine girse fiziken Allah’ı orada bulamaz. Kalbine nazar eden, yahut mü’min kardeşinin gönlü etrafında pır dönen bir Müslüman için de durum aynı mıdır? Yunus elbet boşuna söylemedi: Hepisinden iyice bir gönüle girmektir.

Dönmek ile geriye doğru bir gidiş kastedildiğinde bu bazen bir mecburiyet olarak bizi sıkar, bazen bir özleyişle kalbimizi ferahlatır. Asıla dönüşün, ölümün, içimizdeki karşılığı ise tam da bu duruma göre şekillenir. Ahiret yurdumuzun dünyadaki habercisi kalbimizin ta kendisidir.

Etrafında döndükçe yücelttiğimiz şey benlik değil, O’nun bizi yücelten mekanıdır. Şeyh Galib’in hoşça bak zatına derken insana biçtiği değer bu değil de nedir? Aşkî’nin “İrci’î” hitâbın gûş ettir yâ Rab, göçelim imanla bayram edelim deyişindeki göç nedir, nereyedir? Allah’ın evini sadrında taşıyan bir mü’min için etrafını saran dört duvarının fiziki şartları ona maksud mudur?

Adımlarımızı durduralım ve gözlerimizi açalım. Neredeyiz? Yuvamız neresi? Bu gidiş nereye?

Gelin cevapları birlikte arayalım,

Sokak’ta buluşalım!

Çocukların Damak Tadı Nasıl Bozuluyor?

Önceki içerik

İnsan Cennet İçindir

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir