Kültürel

Havva Eva de Vitray

1

İnsan hayatı bir yolculuktur. Her yolcuya özel rotalar çizilmiştir. Kendi yolculuğunun peşine düşmüş bir isim Eva de Vitray, onunla tanışacağız bu yazıda. Kendisiyle yapılan bir röportajın ışığında Eva De Vitray’dan Hacı Havva Hanım’a nasıl bir yolculukla geldiğine birlikte şahit olacağız.

-Eva de Vitray-Meyerovitch, müsaade ederseniz size aklıma ilk gelen şu soruyu soralım: Fransız aristokrasisi içinde doğmuş ve rahibelerin elinde yetişmiş genç bir hanım nasıl Müslüman olabilir? Neler oldu ve neden? 

-Bu seyahati yapmış tek kişi ben değilim. Benim gibi birçok koyu katolik geleneği içinde yetişip de İslam’a gönlünü kaptırmış hayli erkek ve hanım dostlarım var. O yüzden benim katettiğim yol  sizin sandığınız kadar olağanüstü bir şey değil.1

1909 yılında Fransız asıllı aristokrat bir ailede başlamış yolculuğu. Hukuk ve felsefe eğitimleri aldıktan sonra çalışmalarını edebiyat ve tasavvuf konuları üzerine yoğunlaştırınca bulmuş aradığı hakikati.

-Kesinlikle “mutlak”ın susuzluğunu çekiyordum ve hayli huzursuzdum. Dua ettiğimi söyleyemem, çünkü henüz daha ziyade, geceleyin duyuracak birini arayan bir geminin S.O.S.’i, imdat işaretini andırıyordu. 

Hintli bir üniversite öğrencisi ve Einstein’ın eski talebelerinden bir arkadaşı, bir buluşmada küçük bir kitap hediye etmişti ona. “Oku!” emrinin muhatabıyız ya her birimiz.

-Ve kitabı masamın üzerine bıraktım. Derken üstü çok geçmeden evraklarla örtüldü. O sıra gerçekten çok yoğundum. Bu kitabı öylesine sevdim ki hemen tercümesine giriştim. İkbal’i ve sürekli kendisinden söz ettiği Mevlânâ diye birisini öylesine çok sevdim ki… 

Kapı kapı içinde, kapı rahmet içinde. İnsan yeter ki bulmak için bir adım atsın. O kıvılcım yüreğinde uyansın yeter ki. En güzelini buldurur Mevlâ.

-İkbal’in kitabını okuduktan sonra, İslam’a ilk adımlarımı attıktan sonra -tahmin edersiniz ki kolay bir şey değil bu, Anglikan bir büyükanne tarafından Katolik mezhebinde yetiştirilmişim, kocam Yahudi idi.- delice bir şey yaptığım duygusuna kapılıyordum. Ve bana rehberlik edecek birisi de olmadığı için bazen iyiden iyiye şaşırıp kalıyordum. Yaptığım dualarda şöyle niyaz ettiğim oluyordu: 

“Bana ne yapmam gerektiğini sen söyle. Bana bir işaret gönder…”

Rüyamda kendimi kabre konulmuş gördüm. Hiç mi hiç görmediğim bir mezardı bu. Mezar taşımın üstünde adım Eva, Arapça veya Farsça bir yazıyla yazılmıştı. Ve bu da Hawa şeklinde idi. Uyandığımda bana aynen şöyle denildiğini hatırladım: Bak yavrum, sen bir işaret istedin, işte senin işaretin: Sen Müslüman bir hanım olarak gömüleceksin.” 

Hacı Havva Hanım da üç yıllık Farsça eğitimi sonrasında Mesnevi’yi okumakla birlikte, on beş yıl içinde Mesnevi’yi Fransızca’ya da tercüme etmiş. Bunun yanı sıra Fihi Ma Fih, Rubailer ve daha niceleri.

Mekanların da dili vardır. Bu dünyanın da bir lisanı vardır. Anlamasını bilene. Okuyana, dinleyene. Bu seslenişe, işittik ve isyan ettik demekten utanmayacak mı adem, utanmayacak mıyız biz?

Havva de Vitray, arkadaşlarının tanıklığına göre, ömrünün sonuna kadar örgü örerken yahut yemek hazırlarken bile daima Mesnevi’den konuşmuş. Müslüman olduktan bir süre sonra, bir Kadiri şeyhine intisap edip onun manevi evladı olmuş.2

1999 yılında yüz yaşında Paris’teki evinde vefat etti Hacı Havva Hanım. Vasiyeti “Onun (Hz. Mevlânâ) maneviyatının gölgesinde kalabilmem için öldüğümde beni Konya’ya gömün,” şeklinde idi.

“Zaman bir yandan ölümü ve yıkımı getiriyorsa da, diğer yandan yaratmanın ve verimliliğin kaynağıdır,” diyen Havva Hanım geç de olsa 2008 yılında Şeb-i Arus vaktinde Paris Thiais Mezarlığı’ndan Konya Üçler Mezarlığına getirilmiştir.

Geldi bir Aralık ayı daha. Geldi bir düğün gecesi daha. Hoş geldi safa ile geldi. Öyle bir dönüşle dönsek ki usulca usule dönsek, birden BİR’e dönsek…  Vuslata erenlerin, hakikatine kavuşanların, Şeb-i Arus’una vasıl olanların yolunda daima dipdiri durabilmek duası ile. Vesselam.

1- Eva de Vitray, İslam’ın Güleryüzü, Timaş Yayınları.
2- Fatma Dede, “Kalk Aşık Kalk, Acele Et Biraz!”, Keşkül Dergisi, sy. 33, s. 126-127.

Rukiye Ersoy
Her şey hikayeyken bizde kendi hikayemizin peşine düşmüş bir yolcuyuz.

İnsan Ne İle Yaşar?: WiFi

Önceki içerik

Kokina Çiçeği

Sonraki içerik

1 Yorum

  1. Gönlüne sağlık….Kelamina kuvvet mübarek…Ne güzel yazmışsınız.Sayenizde güzel bir âşık daha tanıdık. Muhabbetle…

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir