Geçen hafta yurt genelinde Liselere Geçiş Sistemi kapsamındaki sınava tam 1 milyon 246 bin öğrenci katıldı. Sınava katılan öğrenci sayısını, öğretmenler, idareciler, anne ve babalar veya öğrenciye bakmakla yükümlü velileri de eklersek, LGS’nin etki alanının ne kadar büyük olduğunu ve bu alanın yaklaşık 4 milyon kişiyi kapsadığını söylememiz sanırım doğru olacaktır. Sonuçlar açıklanmadan evvel, sınavın tüm paydaşlarını ama özellikle sevgili öğrencileri şimdiden tebrik etmek isterim.
Sınav ve tercihiler ilgili bazı notları siz sevgili öğrenciler ve veliler ile paylaşmak ve öğrencilik hayatları ile ilgili bazı noktalara dikkat çekmek isterim.
- Her zaman altını kalın çizgi ile çizerek belirtmek isterim ki sınavlar öğrencinin karakterini ya da kişiliğini ölçmez. Ölçtüğü şey, öğrencinin çalışma becerileri, sınavlara hazırlık kabiliyeti (hem mental hem teknik olarak), sürdürülebilirlik ve dayanıklılıkları, otonomi yani kendi kendine yönetebilme güçleri gibi sosyal ve öğretim becerileridir.
- Elalem denilen ve salt kaygı oluşturmaya yarayan topluluğa lütfen anne-baba ve öğrenci olarak çok fazla kulak vermeyin. Her öğrencinin yolu ve hikayesi tıpkı parmak izleri gibi kendine has ve özeldir. Öğrencilik dönemlerinde çok hızlı gelişim gösteren çocuklarımızın bir sonraki sınav sürecinde daha farklı bir performans göstermeleri kuvvetle muhtemeldir.
- En iyi okul, sevgili öğrenci, sensin! Formal eğitimin sana verecekleri ve kazanımları zaten belli. Soru şu? Sen buna ne katkı sağlayacaksın? Bu sebeple okulunu seçerken yani tercih yaparken hangi noktaların senin için önemli olduğunu belirle ve bunlara göre listeni oluştur.
- Sevgili veliler, tercih listenizde bulunan okulları öğrencinizle muhakkak gezin. Önümüzdeki dört seneyi bu okul ortamında geçirecek olan öğrencilerin okulları ile ilgili ön bilgi alma ve atmosferini görmeleri ilerde yaşayabilecekleri bazı olumsuz durumları minimuma indirmeye yardımcı olabilir. Lise tercihi ile ilgili ortak karar almak öğrencinin tercih edilen okul ile ilgili motivasyonu artıracaktır.
- Tercih edilen okulun lokasyonu öğrencinin performans ile ilgili önemli bir yer tutar. İstanbul gibi büyük metropollerde okula gidiş geliş saatleri çok uzun ve yorucu olabiliyor. Eve geldiğinde çok yorgun olan öğrenciler için ders çalışma, dinlenme ve aile ile vakit geçirmeye çok az zaman bırakabiliyor. Unutmamalıyız ki bu öğrenciler liseye geldiklerinde aslında üniversite maratonuna da start vermiş oluyorlar. İlerde dershane ya da özel ders için pek fazla vakitleri kalmayabilir. Öğrencilerimiz birer robot olmadıkları için yukarda bahsettiğimiz tüm bu aktiviteleri gerçekleştirebilmeleri için zamana oldukça ihtiyaçları olacak.
- Sınavlar amaca giden yolda birer araçtırlar. Öğrenci ilerde hangi mesleği seçerse seçsin ya da hangi iyi üniversiteden mezun olursa olsun, iş ve özel hayatında ahlaklı, sorumluluk sahibi ve öğrenmeye açık birbirey olmadığı takdirde o peşinden koşturduğunuz “başarı”nın gelmesi hiç bir şey ifade etmeyecektir.Buraya kadar okuduysanız, gelin birlikte dinleyelim 🙂
Yorumlar