“Ġam rūzesin tutup dil gözler hilāl-i zülfin
Akşama muntazırdur her kande ise sā’im” (İbni Kemal D. 258.G./4)
(Ey sevgili) gönül, gam orucu tutmakta ve zülfünün hilalini gözlemektedir (bu durum tıpkı) her nerede oruç tutan biri varsa (onun) akşamı beklemesi gibidir.
Klasik Türk şiirinde şairler sosyal hayatın içerisindeki alışkanlıkları, adetleri, inanışları, insan ve topluma dair her şeyi hayal süzgecinden geçirip zarif bir şekilde okura sunmuştur. Bu beyitte âşıkın mâşukunu beklemesi oruçlu bir insanın iftar vaktini bekleyişine benzetilmektedir. Şair, iftarı bekleyen bir insanı klasik şiirin merkezindeki iki tiple bağdaştırmıştır: âşık ve sevgili. Sevgilisinden ayrı düşmüş âşık gam orucu tutan bir insan, daima arzulayıp beklediği sevgilisi ise iftar vaktidir. Bu bağlamı oluştururken sevgilinin, saçları arasında gizlenmiş ay yüzünü öne çıkarır. Sevgilinin yüzünün parlaklığı ve âşıkların gönlünü ferahlatması açısından aya benzetilir. Saçlar ise bu güzelliği örten bir unsur olarak karşımıza çıkar. Siyah geceyi andıran sevgilinin saçları ve o saçların ardında saklı ay yüzlü bir güzel vardır. Âşıklar, saçların engelinden dolayı sevgilinin yüzünün bir kısmını görebilirler. Bu da gökyüzündeki hilali andırır. Âşık, sevgilinin yüzünden bir parça ışık huzmesine de razıdır. Aşığın işi odur ki daima sevgiliyi bekler. Bir zerre dahi olsa sevgiliye dair olan her şey aşık için büyük bir lütuftur. İftarı bekleyen oruçlu bir insan gibi âşık sevgilinin yüzünün hilalini bekler.
Günün vakitleri ve mevsimler insan ömrüyle ilişkilendirilir. Bahar gençliği ve tazeliği simgelerken kış ise ihtiyarlığı ve bir sonu hatırlatır. Günün nihayete ermesi de ömrün son demlerini işaret eder.
Klasik Türk şiirinde sevgili, aşkla yanıp tutuşulan insan olarak tasavvur edilebileceği gibi bir padişah, mürşid-i kâmil, bazen Efendimiz (s.a.s.) ve bazen de Allah’tır. Şiiri okuduğumuzda beşeri aşk üzerine kurulu bir anlam karşımıza çıksa da farklı anlam katmanlarında incelendiğinde aşık ve maşuk tipinin karşılığı değişebilir. Kimi zaman kul ile padişah, kimi zaman mürid ile mürşid olur. Bu beyitte de aşık tipine insanları yerleştirdiğimizde manayı tamamlayan maşuk yani sevgili ise Allah Teala’dır.
Bu çerçevede beyti incelediğimizde iftar için akşamı bekleyen bir insan da vuslat için ömrünün son demlerini bekleyen bir kişi olarak düşünebilir. Ramazanın ve bayramın habercisi olan hilalin beklenmesi başlangıcın ve nihayetin birlenmesi gibidir. O’nunla başlayıp O’nunla tamamlanır her şey. Gam orucu tutan aşıklar ölümle vuslat bayramına erişir.
Yorumlar