1900 senesi Osmanlı İmparatorluğu için çok önemli bir dönüm noktasıdır. 1 Eylül 1900’de II. Abdülhamit Han’ın Büyük Rüyası olarak tarihe geçen ve İstanbul’dan Medine-i Münevvere’ ye kesintisiz şekilde gitmesi planlanan “Hicaz Demir Yolu Projesi’nin” yapımına başlanmıştır.
II. Abdülhamit Han bu büyük proje sayesinde, yaklaşık iki yüzyıllık bir gerileme döneminin ardından imparatorluğu askeri, mali ve iktisadi geri kalmışlıktan kurtararak devleti düzlüğe çıkarmayı istemiştir. Bu sebeplerin arasında en önemlisi ise dini hassasiyetlerdir. Hicaz Demiryolu, İslam âlemi için o zamana kadar yapılmış en büyük ve en değerli eser olacak, haccı bütün Müslümanlar için mümkün ve kolay kılacaktı. Sultan II. Abdülhamit’e göre bu proje Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak isteyen Batılı devletlere engel olacak, onların sömürge haline getirdiği İslam topraklarını kurtaracak ve tüm Müslümanları hilafet sancağı ve İslam birliği davasında birleştirecekti.
Hicaz Demiryolu projesi fikrinin nasıl ortaya çıktığını, projeye nasıl hazırlık yapıldığını ve diğer teknik ve önemli detayları gelin hep birlikte yeniden hatırlayalım.
Osmanlı Devleti’nde ilk demiryolu, Hindistan yolunu kontrol etmek isteyen İngilizler tarafından 1854 yılında İskenderiye-Kahire arasında inşa edilmiştir. Daha sonra yapılan bir çok demiryolu hattında Batılı devletler kendi çıkarları için imtiyazlar istemiş ve devleti bu konuda büyük sıkıntılara sokmuşlardır.
Hicaz Demiryolu projesi için gerek II. Abdülhamit Han zamanında gerekse ondan önceki padişahların döneminde birçok teklif önerilmiştir. 1864’te Alman asıllı Amerikalı bir mühendis olan Dr. Carl Friedrich Zimpel, Kızıldeniz ile Şam’ı birbirine bağlayacak bir demiryolu hattının Osmanlı Devleti için çok faydalı olacağını belirtmiştir. Bu, Hicaz için ilk demiryolu projesidir ancak o dönemde deniz yolunun daha uygun ve ekonomik bulunmasından ötürü reddedilmiştir. Daha sonra sırasıyla Alman mühendis Wilhelm von Pressel, Osmanlı ordusunda görevli Ahmed Reşit Bey, Elphinstone Dalrmple adlı bir İngiliz ve 1880’de Nafia Nazırı Hasan Fehmi Paşa ve Ahmet Muhtar Paşa’nın demiryolu tekliflerini saymak mümkündür.
Tüm bu tekliflerden sonra II. Abdülhamit Han kesin kararını vermeden önce bir kez de Osmanlı devlet adamlarının fikirlerini sormuş, neredeyse hepsinin mevcut mali ve teknik imkânlarla böyle büyük bir yatırımın başarılamayacağı yönündeki olumsuz cevaplarına rağmen, onları dinlemeyecek ve kendi ifadesiyle “Cenâb-ı Hakk’ın avn ü inayeti ve Resûl-i Ekrem (s.a.s.) Efendimiz Hazretleri’nin imdâd-ı ruhaniyetine müsteniden Hat-ı Mezkûrun inşası için” emir verecektir.
Hicaz Demiryolunun Güzergâhı
Mekke’ye ulaştırılması planlanan Hicaz Demiryolu, Cidde’ye ve Yemen’e kadar uzatılacaktı. Uzun vadede ise demiryolu hattının Orta Arabistan üzerinden Bağdat ve Basra’ya kadar götürülmesi planlanmıştı. Padişahın verdiği emir üzerine hattın, tarihi hac yolu boyunca inşa edilmesine karar verilmiştir. İnşaatın temeli 1 Eylül 1900 tarihinde Şam’daki Kadem mevkiinde yapılan törenle atılmıştır. Hattın genişliği 105 cm olarak düşünülmüş, çöl sıcakları ve maddi imkansızlıklara rağmen yılda 288 kilometre ray döşenmiştir. Bu rakam dönem şartlarına göre olağanüstü bir rakamdır. Hicaz Demiryolu’nun tamamlanan ilk bölümü 1 Eylül 1901 tarihinde açılan Müzeyrib-Der’a kısmı idi. Daha sonra birer yıl arayla tamamlanan ikinci bölümü Der’a-Zerka, Zerka-Amman, Şam-Der’a arası hizmete girmiş ve 1904’te demiryolu Maan’a ulaşmıştır. Hicaz Demiryolu’nun Maan’a ulaşmasından sonra, o zamana kadar sadece demiryolu malzemeleri ve diğer nakliyat işlerinde kullanılan demiryolu artık yolcu ve eşya nakliyatında da kullanılmaya başlandı. 1906 yılı Mart ayı içerisinde hac vazifesini yerine getirmek için kutsal topraklara gelen hacılar 700 kilometrelik mesafeyi yapılan bu hat üzerinde kat etmişlerdi. 1906 yılı eylül ayına gelindiğinde Şam-Tebük hattı tamamlanmıştı. Hicaz Demiryolu’nun Tebük-el-Ulâ kısmının tamamlanmasından sonra, İslam dininin bir gereği olarak bu mevkiden (Mikat Sınırı; Mekke’ye gidenlerin veya hac ve umre yapacakların ihrama girecekleri noktalardır) öteye gayrimüslimlerin ayak basması yasak olduğundan, el-Ulâ-Medine arası inşaat Müslüman mühendis, işçi ve askerlerin çalışması ile yapıldı. Yapımına 1 Eylül 1900 tarihinde başlanan Hicaz Demiryolunun inşaat serüveni ana hatları itibariyle 1908 yılında sonlanmasına rağmen, eklenen yan hatlarla birlikte I. Dünya Savaşı yıllarına kadar devam etmiş ve 1918 yılına gelindiğinde demiryolunun toplam uzunluğu 1.900 kilometreyi aşmıştı.
Bir sonraki yazımızda, Hicaz Demiryolu için tüm dünyadan gelen bağış ve yardımların detaylarını ve demiryolu inşasında hangi personellerin ne şekilde çalıştığını ve Medine Müdâfii, Türk Kaplanı olarak bilinen Fahrettin Paşa’nın Hicaz Demiryolu sayesinde tarihe geçen hikayesini anlatmaya devam edeceğiz.
Maşallah çok güzel ve anlamlı bir konu kaleme alınmış.Allah razı olsun.Hep bu konuyu dinlemiştim şimdi okudum duygulandım ve oralara özlemim arttı.Akıcı bi üslup kullanmışsınız bu yazının devamını sabırsızlıkla bekliyorum. Kaleminize kuvvet tekrar Allah razı olsun.
Güzel ve içten yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum Kıymetli Hocam.
Ayrıca o güzel beldeleri sizden dinlemek ve sizinle birlikte ziyaret etmek tekrar nasip olsun inşallah.🤲
Gerçekten çok faydalı ve bazı değerlerimizi hatırlamak için fırsat. Eskiden ecdat neye önem verir ve bu uğurda ne yapardı diyorsan bu gibi yazıları okumalısın. Devamınıda okudum tekrar kalemine eline sağlık yazılarının devamı gelir inşallah.