“Gönüllerden kibri çıkartmak, yüce dağları iğne ile kazımaktan daha zordur.”
Şeyh Şamil
Coğrafyanın zorluğu insanlara sirayet eder mi? Karadeniz ve Hazar Denizi arası yalçın kayalıklarla çevrili Kafkasya, bölgesel şartlar açısından ne kadar zorsa, insanları da hayat koşulları karşısında bir o kadar gözü karadır. Çilesi de cilvesi de güzel Kafkasya.
Güzel olanın başından düşmanın eksik olduğu görülmüş müdür?
Bugün Rusya diye gösterilen bu geniş sahaların büyük bir kısmı, çok eski tarihlerden beri Türk boyları veya Türk hakanları tarafından benimsenmiş, Türklere has bir diyardı; bu özelliği ile mâruf bir vatandı. Tarihin kaydettiği büyük Türk akınları hep buralardan çıkmıştır.
Ölüm kalım savaşı değil bu; İslamiyet’in savaşı. Çarlık, bütün Kafkasya’yı türlü hile ve entrikalarla ele avuca almak istiyordu. Dönemin Rusya’sına imanla kafa tutan bir Kafkas halkı düşünün. Ruslar bir avuç Kafkas’ın onlara kafa tutamayacaklarını düşünmekle hayatlarının en büyük hatalarını yaptılar. Çünkü onların içinde öyle bir lider çıkacak ki, tüm Müslümanları Allah’ın izni ile bir orduda toplayacak. Kim dersiniz bu imam? Kafkasya’nın özgürlük hareketinin sembolü Şeyh Şamil, namı diğer Kafkas Kartalı.
Yıllar çok çabuk geçip giderken Şamil’de büyüdü. En yakın arkadaşı, kardeşi İmam Gazi Muhammed ile birlikte Betliha kasabasındaki büyük mektepte eğitim almaya başladılar. İmam Gazi Muhammed eğitimini tamamladıktan sonra geldiği ilk yer kendi kasabası Gimri oldu. Yanındaysa en sadık dostu ve talebesi Şamil vardı.
DÜŞMANA KARŞI BİR OLMAKSA GAYEMİZ, O ZAMAN TEVHİD OLALIM.
Kan davaları ve husumetlerle vakit kaybetmek yerine Dağıstan ve Çeçenistan topraklarında milli birlik ruhunun süratle canlandırılması gerekiyordu. Şamil halkın arasındaki kan davalarını çözmek için kapı kapı, köy köy dolaştı ve olması gereken birlik bu gayretlerle sağlanmaya başlanmıştı. İmam Gazi Muhammed ve Kafkas kartalları Rusların canını fena halde sıkıyordu. Kafkaslar 1832 yılındaki Gimri müdafaası sırasında, 10.000 Rus askerine, 500 dağlı askeri ile karşı koyuyordu. İmam Gazi Muhammed şehadet şerbetini kana kana içmişti.
O gün savaştan sadece iki kişi kurtuldu Şamil ve bir asker. Ölümün pençesinden 25 gün sonra kurtulan Şamil’in gözlerini açtığında ilk sorusu ise “Ana namazın vakti geçti mi? oldu.
Nakşibendi şeyhi olan Şeyh Şamil, lider (imam) seçildikten sonra güçlü hitabeti, kararlı tutumu, askerî ve siyasî dehası sayesinde Dağıstan ile bütün Kafkasya’da tevhid birliğini sağladı. Buna rağmen Şeyh Şamil ülkesinin eriyişini görmüş ve 1859 yılının 6 Eylül günü Gunip’te, savaşın İslamiyet ve ülkesinin bağımsızlığı için tehlikeli olduğuna karar vermiştir. Çarlık yetkililerine görüşlerini bildirerek savaşın durması için çağrıda bulunmuş, silah bırakma yoluna gitmiştir. Şeyh Şâmil önce vuruşarak ölmeyi düşündüyse de sonunda oğulları Gazi Muhammed ve Muhammed Şâfiî ile birlikte teslim olmak zorunda kalmıştır. Görüşmeleri kabul eden İmam Şamil, Ruslara teslim olmak için bazı şartlar ileri sürmüştür.
Şeyh Şamil’in Rus kuvvetlerine teslim olmasından sonra büyük bir üzüntü ve kederle bulunduğu, sonra ki hayatında kendini tamamen İslamiyet’e adadığı da unutulmamalıdır.
Şeyh Şamil’in en çok arzu ettiği hac ibadetini yerine getirme isteği, Çarlık İmparatoru tarafından kabul görmüştür. Bunun üzerine 31 Mayıs 1869 tarihinde önce İstanbul’a gelerek sadrazam, şeyhülislam ve dâhiliye nazırı ile görüştüğü, Sultan Abdülaziz’in kendisini Dolmabahçe Sarayı’nda kabul ettiği kaynaklarda kayıtlıdır. Şeyh Şamil İstanbul’da yedi ay kadar Koska’da kendisine tahsis edilen bir köşkte yaşadıktan sonra, 15 Ocak 1870 tarihinde Sultan Abdülaziz’e veda ziyaretinde bulunarak İstanbul’dan hacca gitmek üzere ayrılır. Hac görevini ifa etmek üzere kutsal topraklara gelen Şeyh Şamil burada da büyük bir ilgi ve saygıyla karşılanmış, hatta onun hacda olduğunu öğrenenler Kâbe’ye akın etmişlerdir. Çok arzu ettiği hac görevini yerine getirdikten bir müddet sonra burada hastalandı. Hastalığının üstünden bir ay kadar sonra Hakk’a vasıl olan Şeyh Şamil, 4 Şubat 1871’de Medine’de bulunan Cennetü’l-Baki’ye defnedilmiştir.
Şeyh Şamil’i yıkayan gassal o günü şöyle anlatmaktadır: “Şeyh Şamil’i yıkarken üzerinde 125 tane kılıç yarası saydım. Benim daha bu dava için vücudumda çizik yok.”
Rusların haksız işgali ve zorbalıkları karşısında Şeyh Şamil’in adı, onurlu mücadelesi ile sadece Kafkas kavimlerinin değil tüm Müslüman evlatlarının hafızasına nakşedilmiştir. Ve hâlâ daha nakşedilmektedir. Şeyh Şâmil’in oluşturduğu idarî ve askerî yapı, Ruslara karşı Dağıstan ve Kafkasya’yı yirmi beş yıl boyunca büyük direnişle ve imanla koruyabilmiştir.
150 yıl geçmiş olsa da üstünden, Hâlâ Kafkas Kartalı Şeyh Şamil aynı coşku ve hasret ile anılıyor ise bu zafer katiyen kazanılmıştır. Kanlı Çeçenistan’ın ve Dağıstan’ın, Doğu Türkistan’ın, Filistin’in ve daha nice mazlum Müslüman ülkelerinin çehresini güldürmek geride kalanların vazifesidir.
İmam Şamil ve nicelerinin izinde yürüyen, sinesi bayrak aşkı ile dolu olan, toprağına sahip çıkan tüm evlatların ellerinden hürmet ve hasretle öperim. Vesselam.
Elinize gonlunuze saglik hocam…Hurmetlerimi arz ederim🌹🌹🌹