Edebi-Tarihi

Kokina Çiçeği

1

Aralığın son haftaları. Miladi yılbaşına günler kaldı.

Sokakların başköşelerindeki her üç kişiden beşinin elinde olan, sosyal medya durum ve profillerinin gözbebeği kokinalar. Özellikle bugünlerde ortalıkta gezinen yeşil uzun oval yapraklarının arasında beşerli onarlı küçük kırmızı topları olan çalı şeklindeki bitki. Peki sebebi ne ola ki özellikle bugünlerde belirdi ortalıkta, diye soruyor insan kendine.

Şahsi çekiciliği başlı başına bir konu olup onu cebimize koyarsak asıl sebebi yılbaşının yaklaşmasıdır. Kokinalar yılbaşı çiçeği olarak bilinir. Mutluluk, şans ve uğur getirdiğine inanıldığından yeni bir yıla girerken evlerde bulundurulur. Sadece bu mu? Tabii ki hayır. Yılbaşı renkleri kabul edilen kırmızı ve yeşilin son derece canlı tonlarda görüldüğü bu bitkinin bir dahaki yılbaşına kadar rengi solmadan kalırsa yeni bir ev alınacağına işaret ettiğine bile inanılıyor.

Bu bitkiyi uzun süre hiç tanıyamamıştım. Hatta yapay olduğunu dahi düşündüğüm zamanlar oldu. Fakat araştırdıkça gördüm ki kafa karışıklığımın haklı bir yanı varmış. Çünkü kokina çiçeği diye adlandırılan bu buket aslında birden fazla bitkinin birleştirilmesiyle oluşan bir güzelleme. Smilax excelsa bitkisinin kırmızı meyveleri, Ruscus aculeatus L. yapraklarına iplerle bağlanıyor. Gördüğünüz ilk kokinayı inceleyip fark edebilirsiniz. Bu bitkiler yılbaşından iki ay öncesinde toplanmaya başlar, yılın son gününe kadar tezgahlarda kalır, daha sonra da sahneden çekiliverir. Kokina geleneği bize Rumlardan gelmiş. Kokina Rumcada kırmızı anlamına geliyor.

Kokina çiçeği denince akla ağırlıklı olarak Ruscus aculeatus L.  bitkisi geldiğinden yazımıza biraz bu yönde devam edelim. Bu bitki İngilizcede butcher’s broom olarak adlandırılır; çoban püskülü veya kasap süpürgesine benzer anlamlar içermektedir. Cins adı olan Ruscus Latince taşralı, Yunanca gaga anlamına geliyor. Bitkinin ismindeki aculeatus kelimesi ise dikenli anlamına gelmektedir. Çünkü bu tür her bir yanından ucuna doğru bir iğne kadar sivrilen yapraklar barındırmaktadır. Sert bir çalı olması ve sivri yapraklarının bulunmasından ötürü bu bitkiye kuş dahi konmaz derler. Bu yüzden bilinen bir diğer ismi de kuşkonmazdır. Bizde ise tavşan elması, tavşan göbeği ismiyle bilinir.

Ruscus aculeatus L.  doğadaki toplaması oldukça zor olan bitkiler arasındadır. Uzun çalı biçiminde büyüyen, topluluk olarak birkaç metreyi aşan sert çalılar ve iğne uçlu yaprakların arasında uzunca dallar ve Smilax bitkisinin dikenli gövdesinden alıp dağıtmak istemediğiniz kırmızı pıtır pıtır meyveler.

Smilax ve Ruscus türleri genel olarak hayret uyandıran kırmızı kusursuz küre şeklindeki meyveler ve karakteristik yaprak yapısıyla ilgi çeker. Bu türlerin kimisi zehirli kimisi de tedavide kullanılan türlerdir. Bu kadar parlak ve ilgi çekici görünüşte olan bitkiler birer gıda ve potansiyel tedavi hammaddesi olarak umutlandırsa da dikkatli olunması gereken bir konu vardır: Doğadaki varlıklar kendine sunulan yaşamın devamı için korunma mekanizmalarına sahiptir.

Hayvanlar, her ne kadar son derece ihtişamlı, hoş kokulu veya lezzetli görünse de bazı bitkileri yemezler. Hayvanların kendilerine zarar verecek bitkilerden uzak durmaları bazen doğuştan gelen, fıtratlarındaki içgüdüleri sayesinde bazen de tecrübî bilgileri ile gerçekleşir. İnsanoğlu da ilk tedavi ve zehir kavramlarını biraz bu fıtratın hareketlerini izleyerek ilerletmiştir. Fakat söz konusu geçim, süs ve estetik olunca işler bazen değişebiliyor. Yani aslında bu bitkiler son derece korunaklı da olsalar insanoğlu ulaşacak ya! Bir şekilde bugüne kadar hala toplanmaya devam ediyor ve bir çok eve ekmek parası olarak geri dönüyor.

Ruscus aculeatus L. bitkisinin tıbbi olarak öne çıkan karakteri dolaşım bozukluklarında tedavi edici etkisidir. Bacak ağrıları, varis, hemoroid ve diğer hafif dolaşım bozukluklarında bitkinin kökü kullanılmakta ve bitkinin çeşitli ürünleri piyasada yer almaktadır. Yüksek tansiyonu olan hastalarda, çocuklarda ve gençlerde kullanımından kaçınılmalıdır.

Köye kasabaya indiğinizde yahut şehrin caddeleri arasında şöyle bir yürüdüğünüzde tezgahlardaki yeriyle bize koca bir senenin devrilip yerine yenisinin geldiğini hatırlatan kokina çiçeği, birkaç haftaya kadar aramızdan ayrılıp tekrar yüksek dağ yamaçlarına doğru çekilecek. Birçoğumuz onu diğer yılın sonuna kadar çoktan unutmuş olacağız. Bazılarımız onu eve alıp bir sonraki seneye kadar solacak mı merakıyla gelip geçerken izleyecek. Belki de bir süre sonra evin içinde gözüne kalabalık görünüp dayanamayıp atacak. Kim bilir aramızdan birileri ev dahi alır ne dersiniz? Sonra da kokina sebepli mi diye düşünür durur. Ya da sırf bu umutla kokinayı solmadan bir yıl boyunca yanında tutuverdiğini dahi gözü görmez.

Kokinanın güçlü bir metafor olduğunu düşünüyorum. Ve Yunus Emre’nin şu sözleriyle bitirmeye ihtiyaç duyuyorum kıymetli okur;

Mal da yalan, mülk de yalan,
Var biraz da sen oyalan.

Havva Eva de Vitray

Önceki içerik

Yılbaşı Ağacı

Sonraki içerik

1 Yorum

  1. Bizim bahçenin yanındaki ağaca sarılıp öylece büyümüş bu kokina hanım. Meyvesinin tadına baktık kekremsi. Ne tipsiz demiştim. Demek anlamı büyükmüş breeh.
    Ne güzel aydınlandık. Teşekkür ederim.

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir