Gıda sektöründe “meyve şekeri” olarak bilinen fruktozun, genel kabul gören bu tanımlanması sebebiyle toplum içinde yaşanan bazı yanlış yönelimler olduğunu görüyoruz. Öyle ki, toplumda genel kanı “meyvede yer alan şeker” mantığından ziyade, “meyvede çokça yer alan şeker” mantığına kayıyor. Bazı uzmanlar tarafından meyveler “kaçınılması gereken” gıdalar olarak da tanımlanınca bu yanlış algı alıp başını gidiyor.
Özellikle son yıllarda, bazı uzmanların toplumu yeterince bilgilendirmeden “Meyve yemeyin” gibi dayanaksız telkinleri sonrasında meyvelerde sadece ve yoğun olarak fruktoz olduğu kanaati yaygınlaşmaya başladı. Meyve eşittir fruktoz kabulü ve hatta meyve tüketimini neredeyse fruktoz şurubu içeren bir endüstriyel ürün tüketimiyle bir tutan bu kabuller sonrasında kafalar bir hayli karışıyor. Elbette böyle bir ortamda kaynaklardan yaptığımız kısa kesit de kafa karıştırıcı olmakla birlikte yanlış anlaşılmalara da mahal verebiliyor. Biz de böyle bir kafa karışıklığına veya yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek adına, sizler için meyvelerdeki şeker oranlarını yüksekten düşüğe doğru sıraladık.
İnfografikte gördüğünüz gibi üzümden çileğe kadar sıraladığımız meyvelerde şeker kaynağı olarak sadece fruktoz bulunmuyor. Genel itibariyle fruktoz oranının glikoz ile dengeli şekilde dağıldığı, elma gibi bazı meyve örneklerinde —sofra şekerinin kaynağı olarak bildiğimiz— sakkarozun bile bulunduğu görülüyor. İncir, erik ve kiraz gibi meyvelerde ise fruktozdan daha yüksek oranda glikoz bulunduğunu söyleyelim. Fruktoz açısından glikoza göre biraz daha oranı ağır basan meyveler sırasıyla üzüm, armut, elma olarak sıralanmaktadır. Bu üç meyvede fruktoz oranının glikoza göre diğer meyvelere oranla daha yüksek olduğunu belirtelim.
Bu haliyle meyve şekeri olarak bilinen fruktozun meyvelerde çok yüksek oranlarda bulunmadığı gibi sadece fruktoz bulunmadığı da açıkça bilinmelidir. Meyve tüketiminde dengeli şeker tüketiminin yanı sıra içeriğinde doğal olarak bulunan yüksek su oranı, lif ve vitaminlerle de hiçbir zaman endüstriyel ürünlerle kıyaslanamayacak kadar yüksek besin değeri olduğunu bilmemiz gerekir. Hazzı, keyfi ve mutluluğu bağımlılık yaratan endüstriyel ürünlerden tüketen kişiler, meyvelerdeki doğal tat, koku ve şekeri gün geçtikçe daha da alamamaktadır. Çocukların meyve yerine endüstriyel ürünlerle erken tanışması, damak tatlarının meyvelere bile yabancılaşmasını sağlamaktadır.
Yorumlar