Kültürel

Molla Zeyrek Camii

5

İstanbul’un  tanıtıma ihtiyacı olmasa da güzelliğini dünyaya hatırlatmak için çekilen filmlerde Unkapanı’ndaki Bozdoğan Kemeri mutlaka yer alır. M.S. IV. yüzyılda inşa edilen bu muhteşem eser asırlar boyu şehrin sarnıçlarına ve depolarına su taşımış. Günümüzde bir mihenk taşı olarak İstanbul’un görkemli mazisine şahitlik etmeye devam ediyor.

Bozdoğan Kemeri’nin yakın çevresindeki tarihî camilerin bazılarından daha evvel söz etmiştik. Fatih Camii ihtişamıyla cezbetmiş, Sanki Yedim Camii inşasındaki nefis terbiyesi hikayesiyle merakımızı uyandırmıştı. Bu hafta yine aynı çevrede bulunan Molla Zeyrek Camii’nden bahsetmek istiyorum.

Unesco Dünya Mirası listesinde 1986’dan beri bulunmasına rağmen gezi rotalarında fazla yer almayan bu sıra dışı caminin çok eski bir geçmişi ve ilginç bir hikayesi var.

Zeyrek koruma alanına giden yoldaki şahane İstanbul manzarasının tadını çıkararak Zeyrek Camii’ne doğru ilerleyelim. Burası İstanbul’da Ayasofya’dan sonra ayakta kalan ikinci büyük Bizans eseri.

Yapılışındaki ismiyle Pantokrator Manastırı Haliç’e hâkim bir tepenin üstünde teraslarla düzenlenmiş geniş bir arazide, Bizans İmparatoru II. Ioannes Komnenos’un eşi Eirene tarafından 1124 yılında inşa edilmeye başlanmış.  İmparatoriçenin ömrü yetmeyince onun ölümünden sonra kocası tarafından tamamlanmış. Bizans devrindeki isimleri Evrenin Hâkimi Îsâ Mesîh, Başmelek Mikhail ve Şefkatli Meryem Ana olan ve birbirine bitişik üç kiliseden oluşan görkemli yapının mimarının adı Nikeforos olarak biliniyor.

Evrenin Hakimi anlamına gelen Pantokrator ismi  bu manastır ve kiliseler için asırlarca kullanılmış. Manastırda elli yataklı bir hastane, kütüphane, yaşlılar yurdu, tıp mektebi, eczahane ve ayazma bölümleri bulunmaktaymış. Ayrıca imparatorun, imparatoriçenin ve bağlı oldukları hanedanın kabirleri de burada. Bir imparatorluk manastırı olarak tasarlandığı için çok zengin bezeme ve süslemelerle donatılmış ve şehrin itibarlı yapılarından biri olmuş.

1204 yılındaki haçlı seferinde İstanbul’un maruz kaldığı Latin işgali sırasında  manastır Venedikli katolik din adamları tarafından kullanılmış. Şehrin tamamında olduğu gibi burası da yağmalanmış, pek çok kıymetli eşya, Hristiyanlığa ait kutsal hatıralar talan edilmiş. Bu eşyalar elli yıl boyunca başta Venedik olmak üzere birçok Avrupa şehrine  taşınmış. İstanbul’daki 900 yıllık Bizans egemenliğinin yarattığı zengin birikim bu işgal sırasında neredeyse sıfırlanmış.

Pantokrator Manastırı, İstanbul’un fethinden sonra şehirdeki şenlendirme politikası ile bir medrese haline getirilmiş ve Zeyrek Camii olarak isimlendirilen bu bina İstanbul’un Osmanlı dönemine ait ilk eğitim kurumu olmuş. Caminin isim kaynağı medresenin müderrislerinden Zeyrek lakaplı Molla Mehmed Efendi.  Zeyrek isminin hazırcevap anlamına gelen bir lâkap olduğu belirtiliyor.

Binanın medrese ve cami olarak hizmet verdiği Fâtih vakfiyelerinde kayıtlı. Batı cephesinde bulunan tuğla minare de Fâtih dönemine ait. Osmanlı döneminde itinayla muhafaza edilen bina 1766’daki depremde  büyük ölçüde zarar görmüş.  Ancak III. Mustafa zamanında onarılmış ve güney kısmına hünkar mahfili yapılmış. Caminin alçı mihrabı, mermer minberi ve ahşap vaaz kürsüsü de bu dönemde inşa edilmiş. Minberin köşk kısmının yapımında Bizans döneminden kalan ve dinî şekiller içeren sütun ve mermer levhaların kullanılması Osmanlı’nın farklı dinlere hoşgörüsüne örnek olarak gösteriliyor.

2010- 2019 arasında yapılan büyük restorasyonla tazelenen Molla Zeyrek Camii günümüzde ihtişamıyla göz kamaştırıyor. Bozdoğan Kemeri civarında düşerse yolunuz Zeyrek Camii ile beraber Ebu’l-Vefa Hazretleri ve Mehmet Emin Tokadî Hazretlerini ziyaret etmeyi, huzurlarında feyiz bulmayı ihmal etmeyin. Bozdoğan Kemeri’nin bir diğer komşusu Şehzade Camii’ni ise bir sonraki yazımıza bırakalım.

Hayriye
Üniversite için geldiği İstanbul’da yaşaya kalan bir Sivaslı. Bir çift kirazın anneannesi. Hikaye anlatmayı, yazmayı, okumayı, gezmeyi sever.

    Gün Doğumu, Claude Monet

    Önceki içerik

    Ne Giymesem

    Sonraki içerik

    5 Yorum

    1. Dünya mirası listesinde olmasına rağmen yeni öğreniyorum. Emeğine sağlık Hayire abla

      1. Teşekkür ederim bilmediğimiz ne yerler var…

    2. Hiç gitmedim ama yazınızdan sonra ben denizde gezi rotama ekliyeceğim inşlh.

      1. Tavsiye ederim.

    3. Emeğinize sağlık . Çok etkileyici ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Teşekkür ederiz. Özlediğimizi fark ettik. Tekrar gidelim inşallah..

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir