Edebi-Tarihi

Orhun Abideleri

20

Türkler için, sonsuz Asya bozkırlarının çocukları denir.

Bu uçsuz bucaksız bozkırda Türkler bu ismi hak edecek sayısız hatıra ve iz bırakmışlardır. Türk tarihinde çok özel bir yere sahip olan, Türk adını ilk defa resmi devlet adı olarak kullanan ve Türk milleti kavramını açıkça ilan ederek zihinlere yerleştiren Göktürklerden kalan Orhun Abideleri bu izlerin başında gelir.

Günümüzde Moğolistan Devletinin sınırları içinde Orhun Nehri’nin yakınlarında bulunan ve sırasıyla 732 yılında Kül Tigin adına ve 735 yılında kardeşi Bilge Kağan adına dikilen Orhun Abideleri, bizzat Türklerin kendi alfabeleriyle kendi tarihlerini anlattıkları şaheserlerdir.

İlk olarak Bilge Kağan kendisinden önce ölen kardeşi Kül Tigin adına bizzat nezaret ederek bir abide (mezar taşı) diktirmiş, Abide Türkçe ve Çince olarak yazılmıştır.
Daha sonra dikilen Bilge Kağan abidesi, Kül Tigin abidesinin bir kilometre uzağında, şekli ve yapısıyla tamamıyla benzer özellikte yine Türkçe ve Çince olarak yeğenleri Yollug Tigin tarafından yazılmıştır.

Bu abideleri bozkırın ortasında sadece iki taş olarak düşünmeyin. Bu alan çevresinde türbe enkazı, yüzlerce heykel parçası, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları ile abideye çıkan -yanında taşların ve heykellerin dizili olduğu 4 ila 5 kilometrelik- bir yoldan oluşmuş devasa bir külliyedir.

Günümüzde Türk İşbirliği Ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) tüm dünyada muhteşem işlere imza atarken, binlerce yıl öncesinde atalarının yaşadığı bu kadim Türk topraklarını da ihya edip bir müze inşa etti. Abidelerin asılları 2001 yılında daha fazla tahrip olmaması için bu müzeye taşındı ve yerlerine birebir kopyası dikildi.

Orhun Abideleri’nin ilginç bir  keşif hikâyesi vardır:

1709’da yapılan bir savaş sırasında esir düşen İsveçli bir subayı Ruslar Sibirya’ya sürgün ederler. Sürgünde tam 13 yıl kalan Strahlenberg isimli bu subay serbestçe gezip dolaştığı yerlerde incelemeler yapıp notlar alır. Vatanına döndükten sonra 1730’da yukarıda belirttiğimiz külliye alanında yaptığı araştırmanın notlarını yayınlar ve tüm dünyanın dikkatini o zaman “runik” olarak adlandırılan bir alfabe ile yazılmış bu taşların üzerine çeker.

Nihayet uzun çalışmalar sonucunda 1899’da Rus bilgin Yadrintsev tarafından abidelerin yeri bulunur, akabinde Danimarkalı Thomsen öncelikle tengri, Türk ve Kül Tigin kelimelerini çözer ve sonra bütün abideleri okur.

Avrupa’da birçok ülkenin daha yazının ne olduğunu bilmediği bir zamanda Türk tarihini taşlara kazıyarak binlerce yıl sonra gelecek nesillere ulaşmasını sağlayan ve Türk milletinin dünyada kendi yazı sistemine (Orhun Alfabesi) sahip olan ender milletlerden olduğunu ispat eden bu taşlar böylece ilim dünyasına kazandırılmış olur.

Ayrıca yine bu taşlarda, dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında Türklerin 1250 sene evvelki ikazı ve uyarıları yazılıdır.

Orhun Abidelerini günümüz Türkçesine çeviren ve Türk tarihi hakkında bir çok eseri mevcut olan Muharrem Ergin hoca abideler için şunları söylemiştir:

“Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin. İlk Türk tarihi. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması. Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası. Türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil.  Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser. İnsanlık âleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları.” 

At üstünde geçen binlerce yıllık hayatları destanlara konu olan bu milletin, gelecek nesillere anlatılacak birçok kahramanı daha vardır elbet. Dolayısıyla Orhun Abideleri de sadece bu iki yazıttan ibaret değildir.

Bir sonraki yazımızda aldığı kararlar ile bir milletin kaderini değiştiren ve en önemlisi Türk yayıncılık tarihini başlatan kutlu bilge Bilge Tonyukuk ve onun diktirdiği abideleri  işleyeceğiz.

Fatima
"Gurbet eli bizim için yaptılar. Çatısını pek muntazam çattılar. Ölüm ile ayrılığı tarttılar. Elli dirhem fazla geldi ayrılık”.

    1.Seans- Patika

    Sonraki içerik

    20 Yorum

    1. Çok güzel bilgiler vermişsiniz teşekkür ederim. Bendeniz medyada görüyordum resimlerini ama taşların orjinal olduğunu sanıyordum.
      Insallah bu medeniyetin köklerini bizler için yazmaya devam edersiniz.
      🌹

      1. Çok teşekkür ederim Fatma Hanım. İnşallah devam eden yazılarda medeniyetimizin izlerini sizlerle birlikte takip etmeye devam edeceğiz 🙂

    2. Kimsenin uzun uzun ansiklopedik bilgi okumaya takati yok günümüzde.. bu yüzden böyle konularda kısa ve öz yazılar çok iyi oluyor

      1. Çok haklısınız Betül Hanım 🙂 sözü ve okuyucuyu yormadan anlatmak en güzeli. Nazik yorumunuz için teşekkür ederim.

    3. yalın açık akıcı açıklayıcı öz ve net 👏🏻 devamını okuma isteği uyandırıcı 👍🏻gerçekten insanın tarihini ve altını çiziyorum ‘gerçek tarihini geçmişini bilmesi gerek değerlerini unutmaması ve unutturmaması gerek bunu bize hatırlattığınız ve bu yazınızı bizimle paylaştığınız için teşekkürler Vakanüvis Fatıma hanım🌷bir sonraki yazınızı bekliyoruz, emeğinize sağlık..

      1. Serpil Hanım güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Sizin gibi tarihine, köklerine bağlı birinden bu cümleleri duymak güzeldi.
        Yolculuğumuz yeni başlıyor inşallah. Takipte kalınız 🙂

    4. Selam Fatma hanım çok başarılı bit çalışma ve bu yazıtları bu şekilde olduğunu bilmiyordum öğrenince mutlu oldum yüreğinize kaleminize sağlık 💐

      1. Sevil Hanım güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim 🙂
        Temennileriniz gayretimizi arttırıyor.
        İyi ki varsınız 🙂

    5. yazını okuyunca senin o tatlı sohbetini dinliyor gibi hissettim,çok özlemişim..Sen ve sitedeki tüm emeği geçenlerden Rabbim razı olsun🤲🏻Çok ihtiyacımız vardı,iyi ki varsınız🤲🏻🌹♥️💕🌺🌷

      1. Mervecim çok teşekkür ederim 🙂
        Yolculuğumuz sizlerle güzelleşecek inşallah.
        Emeği geçen tüm arkadaşlarımız adına güzel duana yürekten amin diyorum.
        🌹🌹🌹🌹

    6. Maşallah. Fatma hanım bütün samimiyetimle söylüyorum.Buna benzer yazıları çok okudum ama bunun kadar sade,anlaşılır ve okuyucuyu sıkmadan kaleme alınmış bir bilgi hazinesi ilk defa okudum.Yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Hatta ev halkıyla okuduk çok beğendiler.Kaleminize kuvvet Allah razı olsun. Saygılar selamlar…

      1. Kıymetli Hocam çok çok teşekkür ediyorum.
        Sokağımıza hoş geldiniz 🙂
        Sizin gibi ömrünü ilme ve insan yetiştirmeye adamış kıymetli bir büyüğümden böyle yorumlar almak çok mutlu etti bendenizi.
        Hürmetler.

    7. Çok faydalı bir yazı olmuş kalemine sağlık. Yazıların devamını merakla bekliyorum.

      1. Çok teşekkür ederim Salihacım 🙂
        Bende diğer yazılarımızda kıymetli yorumlarını bekliyor olacağım .
        Yoldaş olak düşek yola 🙂

    8. Fatma ablacım paylastiklarin ruhumuzu o kadar dinlendiriyorki siz ıyiki böylesine güzel bir ortamda bizlerin buluşmamızda vesile oldunuz..Rabbim yolunuzu açık etsin inşallah.. Allah utandırmasın.. Emeği gecen herkesten Allahtan razı olsun🥰

      1. Döndü Hanım çok teşekkür ederim.
        Güzel dualarınıza sokağımızda emeği geçenler adına yürekten amin diyorum.
        Yolculuğumuz sizlerle güzelleşecek inşallah 🙂

    9. Fatma Hanım emeğinize sağlık yazılarınızın devamını bekliyoruz inşallah

      1. Sefa Bey sokağımıza hoş geldiniz.
        Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.
        Takipte kalınız 🙂

    10. Merhaba Fatma,
      Yazılarının ikisini de anca okuyabildim dar bir zamanda değilde keyifle okuyabileceğim geniş bir zaman diliminde okumak için .Ve çok beğenerek de okudum.Çok güzel ,sade insanı yormadan bilgilendiren ,ilgiyle devam ettiren.İnsanı kendi medeniyetinin ışığıyla aydınlatan ne güzel bir yazı olmuş.emeğine sağlık kalemine sağlık.yeni yazılarında buluşmak dileğiyle Sevgilerimle

      1. Merhaba Nejla Hanım 😊
        Sokağımıza hoş geldiniz.
        Kıymetli yorumlarınız için çok teşekkür ederim.
        Sizin sayenizde sokağımız ve yolculuğumuz daha da güzelleşecek.
        Takipte kalınız 🙂

    Fatıma için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir