16. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu, Orta Doğunun büyük bir kısmına yayılmaya başlamıştı. Ekonominin ve refah seviyesinin en yüksek seviyede olduğu bu dönemde Osmanlı yönetimi, ipek endüstrisinin gelişmesi ve düzenlenmesi için büyük çaba gösterdi. 15. yüzyıldan itibaren de ipek dokumacılığının merkezi olan Bursa’da, saray için brokar ipek kadife kumaşlar üretilmeye başlandı ve yeni atölyeler kuruldu.
Bu dönemde imparatorluğun merkezi İstanbul’du ve bütün güç ve nüfusun yayıldığı Topkapı Sarayı, Osmanlı toplum düzeninin doruk noktasındaydı. Sarayda 5000 kadar görevli; sultan, ailesi ve maiyeti, muhafızlar, sivil ve askeri yetkililer, farklı ihtisaslara sahip uşaklar ve usta zanaatkarlar katı protokol kurallarına bağlı hiyerarşik bir düzen içinde yaşıyor ve çalışıyorlardı. Kıyafetler, o dönemin saltanatını, ihtişamını ve düzenini ortaya koyan başlıca görsel araçlardı ve giyinmenin inceliklerine oldukça vakıflardı. Kıyafetlerin, sıcak tutma, dış etkenlerden koruma ve iffetli bir şekilde örtünme gibi temel ihtiyaçların karşılanmasının dışında başka işlevlere de sahip olması gerektiğinin farkındalardı. Osmanlı saray giysileri herkeste hayranlık uyandırıyordu. Kıyafetlerin biçimleri, kumaşları ve süslemeleri; giyen kişinin rütbesini, mesleğini, maddi durumunu ve kişisel statülerini de ifade ediyordu.
Osmanlı saray erkeklerinin giyiminde en önemli parça olan kaftan; önü açık veya bele kadar düğmeli, kuşakla veya kemerle kapatılan, ayak bileği, diz hizası veya kalça altına kadar uzanan, kolsuz, kısa kollu veya yarım kol olarak tercih edilen yelek tarzı bir kıyafetti. Beline dokuma kumaştan kuşak bağlanırdı. Kaftanın içine, iç entarisi veya gömlek, altına da bol şalvar tarzında pantolonlar giyerlerdi. Gündelik idari işlerde ve saray hayatında görevli olanlar ve hatta sultanın kendisi de, genellikle kırmızı, yeşil ve mavi, düz atlas ipekten kaftanlar giyerdi. Saray giyiminde en çok kullanılan kumaşlar atlas, kemha, seraser ve kadifeydi. Atlas kumaş; beyaz, parlak kırmızı, yeşil, mavi, siyah ve mor gibi farklı renklerde üretilen saten yüzlü düz ipek dokuma olan bir kumaştı. Altın ve gümüş ipliklerle dokunan en lüks brokar kumaş olan ve cüretkar desenlere sahip olan seraser kumaş Osmanlı Devletinin en değerli kumaşlarından biriydi. Özellikle uzun kuyruklu kolları olan kaftanların ve takımı olan pantolonların yapımında kullanılıyordu. Kadife kumaşlar ise daha çok saray askerleri ve rütbeli görevlilerin kıyafetlerinde kullanılırdı. En çok koyu parlak kırmızı, yeşil veya siyah olarak tercih ediliyordu. Sarık Osmanlı giysisini tamamlayan en önemli unsurdu. Sultan ve yüksek rütbeli yöneticilerin taktıkları sarıklar; uzun kapitone ipek brokar şapkaların üzerine ince, beyaz pamuklu veya keten kumaş parçaları sarılarak oluşturulurdu.
Osmanlı saray kadın giyiminin en önemli özellikleri; bol, dökümlü, örtülü ve uzun olmalarının yanısıra üç temel kattan oluşmalarıdır. Birinci kat; şalvar ve gömleklerden oluşan iç giyim, ikinci kat; entari, kaftan ve cepkenden oluşan dış giyimler, üçüncü kat; ferace ve dış kaftandan oluşan üst giyimlerdir. Kumaşların büyük çoğunluğu desenli tercih edildiği için, kumaşlardaki motiflerin düzgün bir şekilde birleştirilip eşleşmeleri için deneyimli olan terzilere ve atölyelere ihtiyaç vardı. 16. yüzyılın ortasında, Osmanlı sarayının dokuma ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeni atölyeler açılmaya başlandı.
Sultanın vefatından sonra, kıyafetleri bohçalanır ve bunların üzerine, sahibinin adı ve diğer bilgileri içeren etiketler dikilirdi. Topkapı Sarayı’ndaki bu koleksiyon bize o dönemlere ait tarzları ve tekstil tasarımını belgelemektedir. Sultanların cenaze törenlerinde kasvetli kıyafetler giyilmesi gerekirdi. Vefat eden sultanın halefi ve korteji takip eden kalabalık grup, siyah lacivert, mor ve yeşil renklerde atlas ve kadife kaftanlar giyerdi. Sultanların türbelerine sarıkları, giyindiği kıyafet ve dokumaları da serilirdi. Kadınlara ve çocuklara ait toplu mezarlarda da ipekli kadife ve brokar ufak kaftanlar bulunmaktaydı. Bunlardan bazıları İstanbul’daki Türk ve İslam Eserleri Müzesi koleksiyonlarında sergilenmektedir. Osmanlı’da Saray giyim tarzı, imparatorluğun 17. yüzyıldan itibaren içine girdiği duraklama dönemine rağmen 19. yüzyıla kadar ayakta kaldı.
İstanbul’daki Topkapı Sarayı Müzesi’nde sultanlara ve ailelerine ait kıyafet koleksiyonu bulunmaktadır. Bu koleksiyonda, çoğunluğu kaftanlardan oluşan, aralarında pantolon, gömlek, şapka, kuşak ve çeşitli uzunluktaki sarıkların da bulunduğu yaklaşık 2500 parça vardır. Ziyaret etmeyen okuyucularımıza kesinlikle gidip görmelerini tavsiye ederim 🙂
Yorumlar