Güncel

Ramazan Bize Uğramadı

4

Bu sene de yalnız geçecek Ramazan. Toplu iftarlar yok. Akraba ziyaretleri yok. Kalabalık ziyafet sofraları yok. Arkadaşlarla çay, kahve yok. Büyük camiilerde kılınan teravihler yok. Ramazan’ın bu sene de boynu bükük.

Geçen seneki gibi mi yani?

Ramazan’ın boynunu büken pandemi mi oldu, yoksa Ramazan’ın boynu hep büküktü de iki senedir pandemi sağolsun(!) bizim de mi boynumuz büküldü?

Bana sorarsanız Ramazan’ın boynu hep büküktü.

Hatırlayın geçen senelerde Ramazan’da ne yapıyorduk, nasıl geçiyordu oruçlu günlerimiz, iftar ve sahur vakitlerimiz? Ailemizleysek curcunalı, arkadaşlarlaysak biraz gezmeli tozmalı, okuldaysak ve sınav dönemi ise biraz renksiz…

Hmm… Bu tablo gösteriyor ki ailesinden uzak olan ve gittiği yerde çevresi olmayan bir müslüman da Ramazan’ı yalnız geçiriyor, karantina varmış gibi. Yalnız iftar yapıyor, yalnız sahur yapıyor. Peki nerede Müslümanların birlik ruhu?

Sakin olun, çok ekstrem bir örnek vermedim. Zaten bu yazıda değinmek istediğim sorun da verdiğim bu örneği ekstrem görmemizle alakalı. Pandemi öncesi son Ramazan’da yaşadığım bir hadiseyi anlatıp konuyu insafınıza bırakacağım.

Arkadaşımla sohbet ediyoruz. Yıllardır Amerika’da yaşayan bir tanıdıklarının o sene Ramazan’ı Türkiye’de geçirdiklerini ve şikayetlerini aktarıyor. İşte Türkiye’de Ramazan hiç yaşanmıyormuş. Ramazan’ın ruhu yokmuş. Ha Ramazan ha diğer aylar, bir fark göremiyormuş. Oysa Amerika’da Ramazanlar kendini iliklerine kadar hissettirirmiş. Herkes oruç tutar, hep beraber iftar yapılırmış. İnsanlar en çok Ramazan’da bir araya gelirmiş.

Dedim “Ne saçma, o kadar ezan sesinin içinde, çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede geçirilen Ramazan’la ecnebi toprağındakini nasıl kıyaslar! Üstüne bir de Türkiye’yi beğenmez!”. Sonra dedim “Ya şimdi o arkadaşın bütün sosyal çevresi orada olduğu için burada geçirdiği Ramazan’dan keyif alamamıştır. Eh o da orada yaşamasaydı.”. Aslında burada kendim söylemiş oldum problemi; sosyal çevre.

Bütün Müslümanlar kardeştir dedik, İslam’da birlik ruhu vardır dedik. Yıllarca bunları dinledik, söyledik. İcap ettiği yerde bu bilgilerle ahkam kestik, gururlandık “Ya bak işte bizim dinimiz böyle!” diye. Ama yaşadığımız İslam, sosyal çevremizden öteye geçemedi. Okulda hocaya, işyerinde patrona “Namaza gidiyorum, 10 dakikaya dönerim.” diyemedik. Ramazanlarda, ailemizle veya arkadaşlarımızla birlikte civcivli iftarlar yaptık, birlikte teravihlere gidip dolu dolu Ramazanlar geçirdik.

Ama sormadık mahallede yalnız olan var mı diye. Bizim dairemizin dışında kalan sürekli övündüğümüz Müslüman kardeşlerimiz ne yapıyor diye merak etmedik. Afrika ülkelerini kastetmiyorum. Oturduğun mahalledeki kapıları çalıp, bir Müslüman olarak aslında olması gereken sosyal çevremizden bahsediyorum. Bunların derdine hiç düşmedik çünkü bizim tuzumuz kuruydu.

Yeni veya farklı insanlar istemedik. Yabancı birinin bizim sosyal çevremize dahil olmasını da istemedik. İhtiyacı olana para vermek yetti kardeşlik ruhunu ihya etmek için. Aman konfor alanımıza halel gelmesindi. Biz böyle böyle Ramazan’ın boynunu büktük yıllarca.

Ramazan’da iftardan sonra beklerim. Çayları yudumlarken sorun ibadetlere bakış açımızda mı yaşadığımız coğrafyada mı karar veririz.

B. Göksoy
Amerika'dan bildiriyor.

    Ebû Eyyub el-Ensârî 2

    Önceki içerik

    Cupcake Mutluluktur

    Sonraki içerik

    4 Yorum

    1. Masallah. Teşekkür ederiz

      1. Estağfirullah, siz okuyunca kıymetleniyor yazılanlar (:

    2. Çok güzel bir yazıydı. Ramazanın boynu büküktü biz fark edemedik ne kadar doğru.

      1. Bundan sonra da aynı tas aynı hamam devam etmez, pandemiden almamız gereken mesajları alırız inşallah (:

    Bet için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir