Âb-ı Hayat

Riya-II

0

Bir önceki yazımızda riyadan nasıl kurtulabiliriz bahsinde kalmıştık. Bu soruyu kendimize soralım, riyadan kurtulmak için ne yapılabilir?

İnsan ne yaparsa, ondan lezzet aldığı için yapar.  Fakat sonundaki zararın dayanamayacak derecede olduğunu bilirse ondan el çekmesi kolay olur.  Riyaya sebep olan üç esas vardır: Birincisi övülmeyi ve methedilmeyi sevmek, ikincisi kötülenmekten ve ayıplanmaktan korkmak, üçüncüsü insanlardan gelecek bir şeye tamah etmek.
İnsan iyiliğinin bilinmesini ve övülmesini ister. İçinde buna karşı bir rağbet olup insanların yanında değeri olduğunu hissetmek ister. Fakat bu bilinme ve sevilme arzusuna karşılık “Allah’ın bilmesi benim için kâfidir” diyerek gayret etmelidir. Mesela kendisiyle daha çok ilgilenmesi için iyi işlerini hocasına göstermeyi caiz görebilir. Fakat bu yanlıştır ve riyadır; hocasına, üstadına hizmetle hocasının nezdinde değil Allah’ın indinde yer istemelidir.

İnsanlar tarafından sevilmeyi ve övülmeyi isteyen kişi;  hesap günü ona,
“insanların gönüllerini gözetmekten, Allah’tan uzaklaşıp kullara yaklaşmayı tercih etmekten, insanların kabulünü Allah’ın kabulünden çok sevmekten, insanların övmesini isteyip, Yaratanın seni ayıplamasına razı olmaktan haya etmedin mi?” dendiğini düşünmelidir. Akıllı bir kimse o gün Allah’ın huzurunda ne kadar mahcup  olacağını düşünürse insanların övmesinin hiç bir faydası olmadığını anlar.

İnsanların hepsini memnun etmek mümkün değildir. Biri memnun olsa diğeri olmaz, biri övse diğeri söver. Eğer hepsi kendini övse onların eliyle ne rızkı ne ömrü ne de dünya ve ahiret saadeti artar. Kalbini faydasız şeylere dağıtmanın zararını düşünmeli, insanların iltifatına olan rağbeti kaybolana kadar bu gayrete devam etmelidir.  İlk zamanlar bu zor olur fakat uğraştıkça kolaylaşır.  İhlasın lezzetini tadar.

Ayıplanmaktan korkmanın ilacı ise kendine şöyle demekle olur: Eğer Allah’ın indinde övülüyorsan insanların ayıplamasından bir şey çıkmaz. Allah’ın indinde ayıplanıyorsan insanların övmesinin faydası olmaz. Tamah için (yani elde etmeyi arzuladığı bir şey için) gereken ilaç da gelecek her türlü iyilik ve rızkın yalnızca Allah Teala’nın dilemesiyle olduğunu bilmektir. Kalbi insanlardan beklemenin zilletinden ancak ihlas ile kurtulabilir. İnsanların kalplerinde sevilmek dahil her şey ancak O’nun dilemesiyle elde edilir.

Hz. Mevlana buyurur ki: Dünya insanlarının lütuflarda bulunmaları, yaltaklanmaları hoş bir lokmadır. Ama o lokmayı az ye; çünkü o lokma, ateşle doludur. O lokmanın tadı, lezzeti meydandadır; fakat içindeki ateş gizlidir. Dumanı işin sonunda meydana çıkar. Nefis çok övülmek yüzünden firavunlaşır. Bir kişi her ne kadar “ben bu övgülerin farklı sebeplerden olduğunu biliyorum, paye vermiyorum dese bile nefis övülmekten hoşlandığı için, içindeki gurur ve aldanma bununla beslenir.

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, bir adamın bir kişiyi övdüğünü ve övmede çok ileri gittiğini işitti. Bunun üzerine:

“Adamı mahvettiniz (veya adamın bel kemiğini kırdınız)” buyurdu. (Buhârî, Şehâdât 17, Edeb 54; Müslim, Zühd 6)

Riyanın karşıtı olan ihlasın tarifini ise bir sufi şöyle yapar:
“Yazıcı meleğin dahi göremediği için yazamayacağı, şeytanın bilmediği için bozamayacağı, amel sahibinin de kendi nefsinin bile fark edemediği için böbürlenmeyeceği kadar gizli tutulan niyettir.” (Kelâbâzî, s. 99).

Mesîhî’den Bir Beyit

Önceki içerik

Çocukluğa İnmek

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir