Âb-ı Hayat

Yasin Suresi Bize Ne Anlatıyor? (2-4. Ayetler)

6

Değerli okurlarımız, ilk yazımızda Yasin Suresi’ne genel bir giriş yapmış ve ilk ayeti olan Ya-Sin kelimesi üzerine yapılan yorumları sizler ile buluşturmuştuk. Surenin 2, 3 ve 4. ayetleri ile yazımıza devam ediyoruz.

بسم الله الر حمن الر حيم

Bismillahirrahmanirrahim

2- “Hikmetli Kur’an’a yemin olsun.”

Bir önceki yazımızda Ya-Sin ayet-i kerimesinde bir yemin ifadesi olduğunu, bu yeminin Yüce Allah’ın yarattığı en mükemmel ve en şerefli insan olan Hz. Muhammed (s.a.s) üzerine yapıldığını söylemiştik. Aynı zamanda yaratılmışların en mükemmeli olan insana yemin edilmesi ile de Yüce Allah’ın (c.c) kendi kudretini ortaya koyduğunu ifade etmiştik.

Bu ayet-i kerimede de yemin ifadesi ile karşılaşmaktayız. Yüce Allah hakîm olan Kur’an’a yemin ediyor. Ayetin yorumunda Kur’an’ın hangi anlama geldiğini ifade etmek uygun olacaktır.

Kur’an: Kelime manası olarak çok okunan ve anlaşılan kitap manasına gelmektedir.
Hakîm: Muhkem (sapasağlam), güvence altına alınmış anlamındadır. Bu iki kelime bir araya getirildiğinde hiçbir insanın müdahalede bulanamadığı, ayetlerini değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyeceği , her hükmü hikmetlerle dolu yani boş ve manasız hiçbir konunun geçmediği Kur’an-ı Kerim anlamına gelir.

3-4 Muhakkak ki sen, elçilik görevi ile gönderilen peygamberlerdensin. Dosdoğru bir yol üzeresin.

Görülüyor ki bu ayet kendinden önceki ayette geçen yemin ifadeleri ile kuvvetlendiriliyor. Bu kadar kuvvetli bir yemin ifadesinin geçmesi ancak muhatabın konuyu şiddetli bir şekilde inkar ettiği durumda uygun düşer. Burada hitap edilen Hz. Peygamberin (s.a.s) kendisi olduğu halde bunu söylerken kuvvetli yeminlere ne gerek vardı şeklinde bir soru sorulabilir. Buna şöyle bir cevap verilebilir: Şiddetini sürekli arttıran inkar süreci karşılaşan Hz. Peygamber’e (s.a.s) herkes karşısında layıkıyla güvence vermek içindir. Bu ifade bütün inkarcıların, inatçıların, kafirlerin inkarlarına rağmen  emin ol ki sen şüphesiz peygamberlik görevi ile görevlendirilen yani Allah’ın (c.c) insanlara iletilmek üzere emanet ettiği mesajını taşıyan, dinlenilmediği takdirde hesabının sorulması kesinleşmiş hak peygamberlerdensin demek olur.

Dosdoğru bir yol üzeresin: Hiç eğriliği olmayan, dosdoğru Allah’a (c.c) götüren bir yol üzerine gönderildin ki o da İslam dinidir.

Bizler Hz. Muhammed’in (s.a.s) peygamber olduğuna şüphesiz iman ettik. Aksi bir durumda Müslüman olmamız zaten mümkün değil. Ancak buradaki soru şu: Bizler Peygamber Efendimiz’e (s.a.s) nasıl bir iman ediş içerisindeyiz? Günümüzdeki bazı grupların Hz. Muhammed (s.a.s) Kur’an-ı bizlere tebliğ etti ve görevi artık bitti; biz öğreneceğimiz her şeyi sadece Kur’an’dan öğreniriz diyenler ile aynı düşünceyi paylaşıyor muyuz?
Yüce Allah (c.c) Hucurat Suresi yedinci ayetinde buyuruyor ki, “Bilin ki Allah’ın (c.c) elçisi aranızdadır.” Peygamber Efendimiz Medine döneminde müslümanlar ile birlikteydi ama şimdi aramızda değil, o zaman bu ayet bizi bağlamaz diyemeyiz çünkü Kur’an’ın tüm ayetlerinin hükmü kıyamete kadar geçerlidir. Bunu kabul etmeyen kişinin Müslüman olarak adlandırması mümkün değildir. Bu ayet ışığında yukarıdaki görüşün yanlış olduğunu şu şekilde ifade edebiliriz:

Peygamberimiz’in (s.a.s) ahlakını soranlara, eşi Hz. Ayşe (r.a) “Siz Kur’an okumuyor musunuz? Peygamberin ahlakı Kur’an’dı” (Müslim, Misafirun 139; Nesai, Kıyamü’l-leyl 2) şeklinde buyurmuştur. Yüce Allah (c.c) Kur’an’da buyurduğu “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.” ( Kalem 68/4) ayetiyle de Peygamberimizin ahlakının “Kur’an Ahlakı” olduğunu bizlere bildiriyor. Bizlerin Müslüman olarak en büyük vazifesi Kur’an’ı okumak , anlamak ve yaşamaktır. Kur’anı hayatına tatbik etmeye başlayan ve Kur’an ahlakı ile bir yaşam sürecek her Müslümana rehber olarak Allah (c.c) Hz. Muhammed’i (s.a.s) işaret etmektedir. Ahlakı ile Kur’an’ın yaşayan hali olan Peygamber Efendimiz’i (s.a.s) tanımadan ve sevmeden bu ahlaka bürünmek mümkün değildir. Sevmek hem Allah’a iman, hem Hz. Muhammed’e (s.a.s) tabi olmak için önemli bir unsurdur. Çünkü insan yaratılışı gereği sevmediği hiçbir şeye bağlanamaz ve yaptığı her ne ise taklitten öteye geçemez.

Sonuç olarak diyebiliriz ki Kur’an hayatında olan her Müslüman Peygamber Efendimiz (s.a.s) ile birliktedir ve içinde bulunduğumuz bu kulluk yolculuğunda yol rehberimiz Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’dir.(s.a.s) Bizler de bu iki kaynağa yakınlaşıp muhabbet duydukça tamlığa yakınlaşabiliriz.

Yazımız şu muhteşem beyit ile son bulsun değerli okurlar

Muhabbetten Muhammed oldu hasıl
Muhammed’siz muhabbetten ne hasıl?

Muhabbet ile kalınız.

Kulluk Noktası

Önceki içerik

Herkese Vacip Olan

Sonraki içerik

6 Yorum

  1. Teşekkürler…yazarın ellerine sağlık.

  2. Gönlüne , emeğine sağlık ALLAH razı olsun çok guzel anlatmışsın .. Rabbim cümlemize kuran aşkı , secde muhabbeti versin (amin)

  3. Çoook güzel bir beyitle yazınızı sırlamanız çok isabetli olmuş.Allah razı olsun Değerli Hocam

    1. Çok teşekkür ederiz😊

  4. Biz kurana bakarız diyen bazıları da kurana doğru bakmakla nasiplenir inşallah

    1. Amin inşallah…

Taner Erkoc için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir