Sosyal

Gerçeğin İki Yüzü

0

Görenedir görene, köre ne.

Yazın kışı, gecenin gündüzü ya da ayın aydınlık ve karanlık tarafı olur da gerçeğin iki yüzü olmaz olur mu? Gerçek herkes için tek ve aynı değil midir?

Bu ay insanların algıları ile nasıl oynanabileceğini ve gerçeklerin nasıl değiştirilebileceğini anlatmak üzere sizlerle beraberim.

İnsan zihni, yaratılış itibari ile dünyayı doğrudan değil, algılar aracılığıyla kavrar. Beş duyu olarak da tanıdığımız bu araçlar ile gözümüzün gördüğü, kulağımızın işittiği, elimizin dokunduğu şeyler birer ham veri değildir; beynimiz bu bilgileri süzer, yorumlar ve kendine göre anlamlı bir gerçeklik inşa eder.

İşte tam da bu sebeple algılarla oynandığında “gerçek” dediğimiz şey de farklı bir biçim kazanır. Biraz daha bilimsel konuşursak insan dünyayı gözleriyle değil beyninin görsel korteksi ile görür. Beynin işleyişine dair yapılan nörobilimsel deneyler de “gerçekliğin” nasıl esneyebileceğini gösterir bize. Gelin bu konu ile ilgili ünlü birkaç deneye birlikte göz atalım.

 Müller-Lyer yanılsaması deneyinde iki eşit uzunluktaki çizgiye farklı yönlere bakan ok uçları eklendiğinde, çizgilerin biri diğerinden uzunmuş gibi görünür. Aslında çizgilerin fiziksel uzunluğu değişmemesine rağmen, beyin onları farklı yorumlar. Gerçek değişmemiştir ama algımız farklı bir gerçeklik yaratmıştır.

 Diğer meşhur örneklerden biri de Rubin’in vazosudur. Rubin’in ünlü yanılsamasında siyah-beyaz desen bazen bir vazo, bazen iki yüz olarak algılanır. Beyin, görsel kortekste aynı veriyi farklı şekilde işlediğinde gerçek değişmez; değişen beynin yorumudur.

Algı yalnızca görsellikle sınırlı değildir. Placebo etkisi örneğin sahte bir ilacın beyinde gerçek biyokimyasal tepkiler yarattığını gösteriyor. Aslında içinde su olan bir damlanın kişiye çok kuvvetli bir ilaç olduğu ve hemen iyileşeceği söylendiğinde, beynin dopamin ve endorfin salmaya başlar ve bu da ağrılarını gerçekten azaltabilir. Burada algı, doğrudan bedensel gerçeği şekillendirir.

Bireysel olarak yaşadığımız algı yanılsamaları dışında bir de toplumsal gerçekliklerinde şekillendirilmesi günümüz için büyük tehlike arz etmektedir. En somut örnekleri propaganda, reklamcılık veya medya manipülasyonu olarak gösterilebilir. Bir olayın yalnızca belirli yönleri vurgulandığında, insanlar farklı bir gerçeklik algısına kapılır. Gerçeğin kendisi sabit kalsa da, onu algılama biçimimiz değiştiği için zihnimizde yeni bir “hakikat” oluşur. Bize düşen ise gerçeğe ulaşmak için tüm yönleri ile olayları araştırmak, merak etmek ve önyargılı olmamaktır.

Sonuçta gerçek, algılarımızı kullanarak dış dünyayı olduğu gibi değil de bizde bıraktığı izlenimlerle şekillenir. Algılarla oynandığında gerçekliğin yüzü değişir. Hakikati aramak ise sadece görmekle değil gördüğünü sorgulamak ile mümkündür.

Hayret Eden Hayran Olur

Önceki içerik

Peygamberimizin Güzel İsimleri VIII

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir