“Hakikaten Allah, mü’minlere büyük bir lütufta bulundu da: Kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyan, onları (fena huy ve günahlardan) temizleyen ve onlara Kitab’ı, hikmeti öğreten bir Resûl gönderdi. Halbuki onlar, bundan önce hiç şüphesiz açık bir sapıklık içinde idiler.” (Âl-i İmrân 3/ 164)
Âyet-i kerîmedeki “hikmet”, Allahu Teâlâ’nın Resûlü’ne indirdiği Kur’an’ın hükümlerini, gizli ve ince mânalarını anlama, onu yaşama, onunla hükmetme ve onu uygulama ilmidir; bunu da Resûlullah (s.a.s.) sünnetiyle ortaya koymuştur. Kendisi de, “Şüphesiz bana bir Kitab ve onunla birlikte bir benzeri (açıklama ve uygulama ilmi) verilmiştir.” buyurmuştur. (Ebû Davud,V, 4604)
Hikmetten kastın sünnet olduğunu söyleyen alimler; “Kitaptan kasıt Kur’an-ı Kerim olduğuna göre Hikmet’in başka bir şey olması lazım. Bunun da sünnet olma ihtimali hepsinden önce gelir.” demişler.
İmam-ı Şafii hz., sünnet, Kur’an’ı Kerim’de geçen hikmettir der ve sünnet ya vahiydir, ya vahyin beyanıdır, ya da Allah’ın Habibine bıraktığı bir durumdur. Bu da kendisine has kıldığı nübüvvete ve buna dayalı olarak ilham ettiği hikmete dayanır. Şu halde hangi durum esas alınırsa alınsın, Allah, insanların Efendimiz’e (s.a.s.) itaatini emretmiş, sünnetin gereği ile amel etmelerini istemiştir. (er-Risale, 3-4,10; el-Ümm,V,127,128.)
Aynı görüşte olan İbn Hazm ise; “Kur’an’a uymamız gerektiği gibi, ikinci vahiy olan sünnete de uymamız esastır.” der. (el-İhkam, 93; Krş. Kırbaşoğlu, Sünnet, s.260-261.)
Cenâb-ı Hak Necm Suresi 3. ve 4. âyet-i kerîmesinde: “O asla kendi arzu ve hevesine göre konuşmaz.” “Onun bildirdikleri, kendisine Allah tarafından gelen vahiyden başka bir şey değildir.” buyurur.
Allahumme salli alâ seyyidina Muhammedin adede mâ fî ilmillahi salaten dâimeten bi devami mülkillah.
“Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e (s.a.v.) senin ilmin adedince ve hükümranlığın devam ettiği müddetçe salat ve selam eyle.”
DELÂİL-İ HAYRÂT‘TA ZİKREDİLEN 201 İSM-İ ŞERİF ve KISA ANLAMLARI (168-185)
168.SÂHİBÜ’S SEYF Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Kılıç sahibi (Kılıçla cihad emri Efendimiz (s.a.s.)’den önce hiçbir peygambere ve ümmete verilmemiştir. Bu emir Mübarek Zat-ı Şeriflerine ve kıyamete kadar O’nun ümmetine memur kılındığı içindir ki, kılıç sahibi anlamına gelen bu İsm-i Şerif kendilerine verilmiştir).
169.SÂHİBÜ’L FADÎLEH Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Güzel vasıfların hepsini en mükemmel şekilde Mübarek Zat’larında ve Mübarek Sıfat’larında toplayan fazilet sahibi.
170.SÂHİBÜ’L İZÂR Sallallahu Aleyhi ve Sellem: İzar sahibi (Araplarda belden aşağı giyilen giysi).
171.SÂHİBÜ’L HÜCCEH Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Çokça delil, mucize, hüccet ve burhan sahibi.
172.SÂHİBÜ’S SULTÂN Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Hüccet, galibiyet, hakimiyet ve buyruk sahibi.
173.SÂHİBÜ’R RİDÂ Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Rida sahibi (Araplarda belden üzeri örtülen örtü).
174.SÂHİBÜ’D DERACETİ’R RAFÎ’AH Sallallahu Aleyhi ve Sellem: En yüksek makam, mertebe ve ulu derecelerin sahibi.
175.SÂHİBÜ’T TÂC Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Sarık sahibi (Tâc: Meliklerin ve padişahların alametine denir. Bu İsm-i Şerif hasepçe ve nesepçe en şerefli sultan anlamında kinayeli olarak kendilerine verilmiştir).
176.SÂHİBÜ’L MİĞFER Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Miğfer sahibi.
177.SÂHİBÜ’L LİVÂ Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Övgü sancağı Livaül Hamd’in sahibi.
178.SÂHİBÜ’L Mİ’RÂC Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Mi’râc sahibi.
179.SÂHİBÜ’L KADÎB Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Kılıç sahibi. Asâ sahibi. (Bazı kimseler Kadîb’ den murad kılıçtır, bazıları da asâdır demişler).
180.SÂHİBÜ’L BURÂK Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Burak sahibi.
181.SÂHİBÜ’L HÂTEM Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Mübarek sırtlarında bulunan Nübüvvet mührünün sahibi.
182.SÂHİBÜ’L ALÂMEH Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Diğer Kutsal Kitaplarda Mübarek Zatı Şerifleri ve Risaleti ile ilgili doğumundan ve Peygamberliğinden öncesinde nice nice alametlerin sahibi.
183.SÂHİBÜ’L BURHÂN Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Peygamberliği ve şeriati kesin deliller ve açık mucizelerle ispat ve olmuş burhan sahibi.
184.SÂHİBÜ’L BEYÂN Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Din ve dünya işlerindeki müşkülleri ve zorlukları noksansız tebliğ ile en güzel açıklayan ve çözen beyan sahibi.
185.FASÎHU’L LİSÂN Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Mübarek lisanı son derece fasih, lüzumuna ve icabına uygun, belagati ziyade yüksek ve anlaşılır olan.

Yorumlar