“Odaların dışından sana seslenenlerin çoğu kuşkusuz düşünemiyorlar.” (Hucurat 49/4)
Merhaba kıymetli okurlarımız,
Hucurat odalar demek olup, insanın kendisi için duvar ya da benzeri bir şeyle çevirdiği ve başkalarının izin alarak girebildiği özel alan demektir. Surede kastedilen odalar, müminlerin anneleri olan Efendimiz’in (s.a.s.) muhterem eşlerinin odalarıdır. Bu odalar, Efendimiz (s.a.s.) ve eşlerinin mütevazi hayatlarının yaşandığı, İslam’ın tahsiline mekan olan yerlerdi.
Temimoğullarından yetmiş kişilik bir heyet, Efendimiz’in (s.a.s.) dinlenme vaktinde odalarının yanına gelip; “ey Muhammed dışarı çık/yanımza gel” diye kaba bir uslup ile Efendimiz’i (s.a.s.) rahatsız ettiler. Allah (c.c.), özelde habibine yapılan bu saygısızlığa, genelde de bütün ümmete; Peygamber’e (s.a.s.) ve onun varisleri olan din büyüklerine karşı edep öğretmektedir.
Önceki ayetleri hatırlarsak; Allah Resulünün yanında ses yükseltmek yasaklanmıştı. Şimdi de bu ayet ile bize emredilen edep kuralından anlıyoruz ki; Allah (c.c.), Resulullah’a (s.a.s.) karşı özenli bir dil kullanmamızı ve ona karşı özel bir itina göstermemizi istiyor.
Allah (c.c.) insanların birbirlerine davranışını dahi Kuran-ı Kerim’de “insanlara güzel şeyler söyleyin” buyruğu ile düzenlemişken; Resulünün kaba davranışlara maruz kalmasına asla müsaadesi yoktur. Hatta kötülüğe maruz kalan kişiye dahi “sen daha güzeli ile mukabele et” buyruğu ile; herhangi iki insan arasında dahi güzellikleri çoğaltmayı emir buyurmuştur. İnsanlarda böyle olunca elçisine yönelik davranışlarda saygıyı öğütlemesi son derece anlaşılır bir şeydir.
Surede beş defa zikredilen, biz inananlara özel “ey iman edenler” ifadesi ile şöyle bir ikaz yapılmaktadır; “Ey iman edenler! Siz müminsiniz, mümin şanına yaraşır şekilde davranın. Mümin olmanın gereğini yerine getirin!”
Ayetin sonunda “…onların hepsi akletmeyen kimselerdir.” buyruldu. Çünkü eğer akılları olsaydı bu derece su-i edebe (kötü davranışa) cesaret edemezlerdi. Resulullah (s.a.s.) yanlarına çıkıncaya kadar kapısında beklerler, seslerini yükselterek ve sanki kendileri gibi bir kişi olarak lakayt davranmazlardı.
Nitekim sonraki ayette de şöyle buyrulmuştur:
Sen yanlarına çıkıncaya kadar sabredip bekleselerdi elbette kendileri için daha iyi olacaktı. Yine de Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.
(Hucurat 49/4)
“… sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, kendileri için daha hayırlı olurdu”. Bu ifadede güzel edebe riayet ve Resulullah’a (s.a.s.) tazim vardır. Bu davranışlar övülen davranışlardır ve insana sevap kazandırır.
Ayetin genel mesajını hatırlayarak tamamlamış olalım: Ey müminler! Nerede olursanız olun, her davranışınız edebe uygun olsun. Özelde peygamberinize, genelde de size hayatlarını vakfeden alimlere karşı saygıda kusur etmeyin.
Meryem Akyüz

Yorumlar