Kültürel

Cumartesi Avcısı

2

Sizler için İranlı sinemacı Parviz Sheikh Tadi’nin 2009 tarihli filmi Cumartesi Avcısı’ (Saturday’s Hunter) seçtim. Film bir annenin, oğlunu dedesinin yanına bırakması ile başlıyor. Filmde çocuğun siyonist olarak yetiştirilmesine ve geçirdiği değişime şahitlik yapıyoruz. Film, aynı zamanda siyonizmin temelini oluşturan düşünce ve duygulara yakından bakma fırsatı sağlıyor. İzlediğiniz sahnede, Filistinli ailelerin zorunlu göçe nasıl mecbur bırakıldıklarına, kendi mülklerinden nasıl çıkarıldıklarına ve eğer bu kanunsuz durumu kabul etmezlerse nasıl katledildiklerine şahitlik ediyorsunuz.


14 Mayıs 1948 tarihi Filistinliler tarafından “en-Nakba” (büyük felaket) olarak isimlendirilmiştir. Filistin toprakları üzerinde kurulan işgalci Yahudi devletine İsrail adı verilmiş, işgal çalışmalarına resmiyet kazandırılmıştır. Aslında bu işgal çalışmalarının tarihi çok daha eskilere dayanmaktadır. Fransız General Bonapart Osmanlı idaresindeki Filistin’i işgal ederek bir Yahudi devleti isteğini 1799 yılında dile getirmiş ve Siyonist Yahudilerin göç çalışmalarını başlatmıştır. Osmanlı Devleti’nin tüm çabalarına rağmen bu göç engellenememiş, Filistin’in Birinci Dünya Savaşı’nı kaybeden Osmanlı Devleti’ne olan bağlılığı, 1917 yılının Aralık ayında İngiliz General Edmund Allenby önderliğinde Kudüs’ün işgali ile sona ermiştir.

Yahudi devleti kurulmasına resmen destek veren ülkelerden olan İngiltere’nin manda yönetimine giren Filistin, Birleşmiş Milletlerin kararı ile 1947 yılının 29 Kasım’ında Yahudi Devleti ve Filistin Devleti olarak ikiye bölünmüştür. Kararın ertesi günü silahlı çeteler, Filistinlileri evlerinden çıkarmaya başlamış, belirlenen tarihten önce İngiltere’nin ülkeden çekilmesi ile zaten uzun zamandır bugüne hazırlanan siyonist silahlı çeteler işgal faaliyetlerini iyice hızlandırmıştır. 14 Mayıs 1948’de işgalci devletin ilk başbakanı David Ben Gurion tarafından İsrail devletinin kurulduğu duyurulmuştur. Mısır, Suriye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün birleşerek Arap ordusunu kurmuş; İsrail ile aralarındaki savaş 3 Mart 1949’da İsrail’in Birleşmiş Milletler’e tam üye olarak kabul edilmesiyle sona ermiştir.

Nekbe Günü’nden günümüze bakıldığında İsrail, 27 bin kilometrelik Filistin topraklarının %85’ini işgal etti, dünya genelinde Filistinli mültecilerin sayısı 5.9 milyona ulaştı. Katliamlarla binlerce Filistinli şehit edildi, 675 köy yok edildi. Evleri ellerinden alındı. Göç etmeye zorlandılar. Göç etmeyi kabul etmeyenler izlediğiniz videoda olduğu gibi katledildiler. Filistinliler için “Nekbe” (Büyük Felaket) zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olmaya devam etmektedir.

Türk Dil Kurumu göç kavramını şu şekilde tanımlamaktadır: ‘Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret.’ Türkiye’de yaşayan insanlar olarak biz göç kavramına çok aşinayızdır. Geniş topraklara sahip Osmanlı Devleti’nde hâkimiyetin kaybedilmesi ile elden çıkan topraklardan Kırım, Tatar, Çerkes, Gürcü, Arnavut göçü olmuştur. Cumhuriyetten sonraki  döneme baktığımızda ülkemiz Yunanistan’dan, Makedonya’dan, Yugoslavya’dan, Bulgaristan’dan, Romanya’dan, Doğu Türkistan’dan, Afganistan’dan, Suriye’den ve daha birçok ülkeden göç almıştır. İhtiyar komşularımızla, aile büyüklerimizle, tanıdıklarımızla konuştuğumuzda memleket özlemlerini yurdundan evinden koparılıp çetin şartlarda yolculuklarla yeni bir ülkede hayat kurmakta ne kadar zorlandıklarını dinlemişizdir. Tarihi boyunca yaralı tüm insanlara kucak açan bir devlet olarak 73 yıldır kanunsuz olarak evlerinden çıkarılmaya ve göç ettirilmeye zorlanan bir milletle empati yapmak bizim için hiç zor değildir.

Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde en alt basamaklardan olan temel gereksinim barınma ihtiyacıdır. Göç etmenin, okul değiştirmenin, boşanmanın, hatta yeni bir çevreye girmenin kişinin psikolojisi üzerinde olumsuz etkileri olduğuna dair çeşitli araştırmalar bulunmaktadır. Durum böyle iken göç kavramı zorunluluk üzerinden değerlendirildiğinde sıkıntının büyüklüğü ortadadır. Bu zulme maruz kalan kişiler hazırlıksız yakalandıkları durum karşısında güvenliklerini sağlamak, hayatta kalabilmek için göç etmek zorunda kalıyorsa travma şiddetlenmektedir. Göç ederken geride bıraktıkları memleketleri, dostları, evleri, komşuları, kayıpları onları derinden etkilemektedir. Göç edilecek yer, yolculuk koşulları, temel ihtiyaç gereksinimleri, geleceğe dair belirsizlik yaşanan kaygıyı büyüten bir boyuta sahiptir.

Mark Leary memleket özlemi kavramını (homesickness) ‘ortak insanlık deneyimi’ olarak tanımlarken bunun  acı verici olduğunu ve fiziksel acı ile çok benzediğini eklemiştir. Memleket özlemi, geçici ya da kalıcı olarak göç etmiş veya yer değiştirmiş kişilerin (örn. göçmenler, mülteciler, öğrenciler, askerler) danışmanları ve bakıcıları açısından büyük ilgi görmesine rağmen, psikolojik araştırmacılardan gereken ilgiyi görmemiştir. Memleket özlemi çekmek, uyku alışkanlıklarınızı, iştahınızı, konsantrasyonunuzu ve genel sağlığınızı etkileyebilecek duygusal bir durumdur. Dünya tarihine bakıldığında memleketlerinde kalmaya devam eden ama dili, dini, kültürü, tarih bilinci ellerinden alınan, kendi kimliklerinden göç ettirilen milletler olduğunu da görmekteyiz.

Sadece iki mahalle öteye taşındığında evine mahallesine özlem duyan, keyifli vakit geçirmek için gittiği tatil yerinde evini özleyen insanlarız. İnsan memleketine evine dönmeyi şiddetle arzular. Filistinliler ‘çalınmış cennet’ olarak gördükleri yuvalarından gözlerini ayırmamışlardır, yuvalarına kavuşacakları günü sabırla beklemekte ve bu uğurda ellerinden geleni fazlası ile yapmaktadırlar. Din, dil, ırk fark etmeksizin vatanına dönme özlemiyle yanıp tutuşan herkesin yuvasına kavuşması niyazıyla. Herkes bir gün evine döner.

Ayşenurma Kıdemli Şehir İstanbul’dan bildirdi.

Hem Kel Hem Fodul

Önceki içerik

Madde 7: Allah’ın Sıfatlarının Kaynaklarda Farklılığı

Sonraki içerik

2 Yorum

  1. İnşallah dönsünler

  2. Amin. Allah vatanımızı milletimizi muhafaza etsin.

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir