Edebi-Tarihi

Hem Kel Hem Fodul

0

“Hem kel hem fodul” deyimini illa ki duymuşuzdur. Elinden bir iş gelmez, boş laflarla üstünlük taslar, atar tutar. İşte böyle kimseler için kullanılan bir deyim. Hemen ilk anda, kahvehane köşelerinde elindeki 33’lük tesbihi sallayarak çok bir şey biliyormuş edasıyla uzman kesilip atıp tutan, engin fikirleriyle(!) ülke kurtarmaya çalışan boş işler müdürü pala bıyık amcalar canlanıverdi gözümün önünde. Kahvehane kültürümüz olmasa da haberdi, diziydi oradan buradan gördüğümüz görüntülerle, kulaktan duyma bilgilerle hepimiz biliriz bunları.

“Fodul” kelimesi boş işlerle uğraşmak anlamında Arapça “fudûl/fuzûl” kelimesinden gelir. Bir nevi haddini aşıp bilgiçlik taslayıp kibirli bir edayla boş lakırdı eden fuzuli işler müdürü. “Kel” kelimesine mecaz anlamıyla bakacak olursak cahil cühela anlamında burada. Yani hem bir şey bilmiyor hem bilmediğini de bilmeyip çok şey biliyormuş gibi kibirli bir edayla üstünlük taslıyor, boş lakırdı yapıyor. Kibir deyince hemen şu da canlanıverdi gözümün önünde; elinde kalem veya klavye başında maksat köşe dolsun, kafalar bulansın niyetiyle araştırıp soruşturmadan kulaktan dolma bilgilerle yahut maksatlı olarak yalan yanlış atıp tutan köşe yazarları veya “klavye şövalyesi” diye tabir edilen boş işler müdürü yediden yetmişe insan evladı. Hazret-i Mevlânâ Mesnevî-i Manevî adlı eserinde bir yerde şöyle buyurur:

Z’anki sûfî bâ ker(r)-u bâ fer büved
Herçi an mâzist lâ yüzker büved

Kerr u fer sahibi (yani heybetli) sûfînin indinde mazi zikredilmez.

Yani der ki bir nevi, sufi ol kimsedir ki o ana bakar, anı yaşar; şu olmuş bu bitmiş bunlara bakmaz, boş işlerle meşgul olmaz. Bir başka beyitte ise şöyle buyurur:

Pes kıyâmet rûz-i arz-î ekberest
Ârz ô hâhed ki bâ kerr-û ferest

Kıyamet en büyük arz günüdür. Arz olunmayı isteyen de kerr u fer sahibidir.

Tahiru’l-Mevlevi Hazretleri Şerh-i Mesnevî’sinde, beyitte geçen kerr u fer sahibi olmayı güzel amelleri olan kimse olarak yorumlamış. Yani bir nevi kerr u fer sahibi ol kimsedir ki vaktini boş geçirmez, salih amelle meşgul olur, arz günü de alnı ak bir şekilde kendini arz eder demeye getirmiş.

Fodul dedik, kel dedik karşımıza çıktı kerr u fer. Peki bu “kerr u fer” ne menem şeymiş, günümüzde neye dönüşmüş buna değinelim biraz da. Arapça bir kelime olan “ferr” firar etme, geri çekilme; “kerr” de geri çekilip tekrar öne atılma anlamında kullanılır. Velhasıl “Kerr u fer” harpte geri çekilip sonra tekrar hücum etme anlamında kullanılan bir tabirmiş. Daha sonraları ileri geri azametle yürümeye denilmiş. Bir büyüğümüzün bu tabir için “Gadaplı bir adamın kollarını iki yana açar şekilde bir ileri bir geri çekilmesi” diye bir benzetmesi vardı. Günümüzde ise “Kelli felli bir adam” şeklinde dilimize yerleşmiş. TDK’ya baktığımızda “kelli felli” için kıyafeti düzgün, olgun gösterişli (kimse) “kerli ferli” şeklinde anlam verilmiş. Hazret-i Mevlânâ’nın bu tabire uygun düşeceğini düşündüğümüz bir başka beyti ise şöyledir:

An şenîdestî ki der ahd-î Ömer
Bûd çengî mutribî bâ kerr u fer

İşittin mi, Hz. Ömer (r.a.) zamanında çeng çalan kerr u ferli (kelli felli) bir mutrip vardı.

Beyitte bahsi geçen o heybetli, debdebeli çeng çalan kimsenin ihtiyarlayınca ne hâllere düştüğünden belki başka sefer konusu gelirse, nasip olursa bahsederiz. Velhasıl, “Hem kel hem fodul” dedik “kelli felli”den çıktık. “Ne bu şimdi kelalaka!” demezsiniz umarız, vesselam.

Bi’ Eteğin Olsun

Önceki içerik

Cumartesi Avcısı

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir