Yaşımızın küçük, esprilerimizin soğuk olduğu dönemden eminim hepimizin bildiği bir bilmece vardır;
Soru: Papazın zili nasıl çalar?
Cevap: din-den-dön
Dinden dön. O küçük yaşta bu bilmeceyi nerden duymuşuz? Arkadaşlarımıza sorarken ne düşünüyorduk? O zamanlar bu “dinden dön” esprisinin -eğer varsa- altındaki manadan bîhaber olduğumuza eminim. Gerçi bugün de kayda değer bir fikrim olduğu söylenemez ya.
Çocuk aklımla anladığım şey;
Papaz, kişiyi İslam’dan döndürür; gayesi bu olduğu için zili de amacına uygun öttürür, şeklinde idi.
Malum yazarınız Bet, Amerika’da ya hani, adım başı kilise, papaz. Geçen bu bilmece aklıma düşüverdi. Derin düşüncelere daldım. Üzerine tefekkür edecek başka konu kalmamıştı çünkü…
Dedim, din nedir? Hangi dinden dönüyoruz? Nereye dönüyoruz? Tek başımıza mı dönüyoruz, arkadaşlarımızla dönebilir miyiz?
Papaz nereye döndürmeye çalışıyor bilemem lakin eğer yanlış yerde isek en doğru olana dönmemiz icap eder. Ya da doğruyu bulana kadar döneceğiz. Peki ben nereden anlıyorum doğru yerde miyim, yanlış yerde mi?
Evden, aileden yahut tanıdığı bildiği çevreden uzak olan insanın yaşadığı tedirginlik ve güvensizlik hissini ruhumda hissetmeye başladığımda “Bi yerlerde bi yanlışlık var…” deyip kalbime ve ruhuma iyi gelecek işlere dönüyorum.
Öyle geliyor ki; bu kalbime iyi gelen işler, ruhumun geldiği yerle alakalı. Oradan bir aşinalık var yani. Bana orayı hatırlattığı için ruhuma iyi geliyor. Eh o zaman ecel vakti gelip de
yaratıcı “Dön!” demeden önce doğru yola dönme temennisiyle yaşamaya devam. Amerikanya’dan selamlar.
Din den dön hangi kıvrak zekalı uydurduysa güzel uydurmuş 🤭
Boş insanı şeytan doldurur derler ya doğru hakikaten.
Hoş bir yazı olmuş eline gönlüne sağlık.