Kültürel

Katip Bartleby

0

Merhaba sevgili Sümbül Sokak sakinleri,

Bu ay Katip Bartleby isimli kitapla karşınızdayım. Amerikan edebiyatının büyük yazarlarından Herman Melville’in bu 50 sayfalık kısacık ama derin kitabını bu yaşıma kadar keşfedememiş olduğum için hayıflanıyorum. Sık sık adını duymuştum ama okuyamamıştım. Kısmet bugüneymiş diyerek kitap tahliline başlayalım.

Küçük yaşta çalışmak zorunda kalan, çok farklı ortamlara girip, çok farklı insanlarla karşılaşan, gençlik yılları gemilerde geçen Herman Melville’in kitaplarında çalışma hayatını sorguladığını ve yaşadığı zorlukları eserlerine aktardığını görmekteyiz. Yazar, Katip Bartleby kitabında insan ilişkileri konusunda kimsenin bakamayacağı yerlerden derin sorgulamalarda bulunuyor, bir ofis içinde çalışanların grift ilişkisini, farklı yapı ve karakterde insanların bir arada durma çabasını aktarıyor.

Kitap, isimsiz anlatıcı kahramanımız, Katip Bartleby’nin patronu olan yaşlı  Wall Street avukatının kendisini, ofisini ve ofis çalışanlarını anlatmasıyla başlar. Ofiste Bartleby dışında çalışan üç kişi daha bulunmaktadır. İkisi 60 yaşında bir İngiliz olan katip Turkey (hindi), 25 yaşlarında oldukça asabi bir katip olan Nippers (kıskaç) tır. En küçük çalışan ise 12 yaşındaki Ginger Nut (Zencefilli kek). Ginger Nut’ın babası onun yargıç olmasını istemektedir, bu nedenle getir götür işlerini yapmak üzere bir avukatın yanında çalışmasının iyi bir fikir olduğunu düşünür. Çocuk yaştan itibaren ilerideki meslek için çalışmaya başlanmasına dikkat çekmektedir Mellville.

Anlatıcımız bu üç çalışanı ve ofis rutinlerini aktarırken, kişilerin gerçek isimlerini belirtmez, onlara taktığı isimlerle seslenir. Hepsinin de farklı ve garip denebilecek özellikleri vardır. Mesela Turkey sabahları oldukça enerjiktir ama öğlen 12’den sonra çok kötü bir hal alır, giysileri kokar ve bütün parasını borçlarına harcar. Nippers ise Turkey’nin aksine sabahları öfkelidir, öğleden sonra iyi bir hal alır. Öğleden sonra bu çalışanlar kek ve elma yerler, onlara kek ve elma getiren kişi de Ginger Nut’dır. Anlatıcı patronumuz bütün bu çalışan kişileri olduğu gibi kabullenmiş, biraz da onların meşreplerine göre hareket etmeye çalışarak bir düzen tutturmuştur. Derken bir gün üçüncü bir katip ihtiyacı hasıl olur. İşte o gün Katip Bartleby ile tanışır. Kitabın başında gerçek ismini bildiğimiz yegane karakter olması hasebiyle Bartleby’den biraz etkileniriz.

Bartleby, solgunca, derli toplu, acınacak ölçüde saygıdeğer, iflah olmaz derecede hüzünlü bir tiptir. Etrafı duvarlarla çevrili bir masa verir patron ona, bu duvarlar ile Bartleby’in dış dünyadan izole olacağı sinyallerini alırız. Patron bu halinden rahatsız olmaz, onu kolayca çağıracaktır ve o da duvarlardan hoşlanır. Başlangıçta Bartleby iyi iş çıkarmaktadır. Ancak zamanla kendisinde bazı değişiklikler oluşur. İlk kez bir kopyayı yazması beklendiğinde “Yapmamayı tercih ediyorum,” cevabını verir. Bürodakiler buna çok şaşırır ve öfkelenirler.

Anlatıcımız da bu cevaba çok şaşırır ama o an onu bu sözünden caydıracak bir eylemde bulunamaz. Diğer günlerde bu sözünü sık sık tekrar eder Bartleby, yapmamayı tercih ediyorum. Kendisine verilen işleri yapmaz, anlatıcı bu duruma git gide sinirlenmeye başlar, kopyaları yazmaz tek söylediği şey “Yapmamayı tercih ediyorum,”dur. Diğer çalışanlar ona çok öfkelenmişlerdir. Çünkü işleri onlar yapmaktadır. Anlatıcı önce Bartleby’e sinirlenir ama sonra onu anlamaya çalışır. Neden çalışmadığını, bir derdi olup olmadığını sorar. Bartleby oldukça ketumdur, ve sadece slogan olmuş o meşhur cümlesini söyler, “Yapmamayı tercih ediyorum.” Âdeta yapmak istemedikleri işleri mecburiyetten yapmak zorunda oldukları için her gün acı çeken insanların çığlığı gibidir bu cümle.

Bir pazar günü anlatıcı kendi ofisine uğrar, kapı arkadan kilitlenmiştir. Şaşırır, ardından Bartleby kapıyı açar, oldukça vakar bir tavırla ona gitmesini biraz dolaştıktan sonra geri dönmesini söyler. Anlatıcı ne yapacağını bilemez ve kendi ofisinden çıkar, Bartleby’nin dediği gibi yapar. Geri döndüğünde onu orada bulamaz. Bartleby’nin bir evi dahi olmadığını ve ofiste yaşadığını anlar. Ona verilen işleri yapmayan, evine gitmeyen, doğru düzgün bir şey yemeyen bu adam, anlatıcımızı âdeta hipnotize etmişçesine etkilemiştir. Bartleby’ye garip bir bağ ile bağlanan anlatıcımız onu işten atmak ister ama bir yandan da ondan kopamaz. Bartleby yüzünden hayatı alt üst olmuştur, ama Bartleby bunu düzeltmemeyi tercih etmiştir.

Bartleby bir reddedişin, direnişin, insanının kendisi gibi kalmak istemesinin hikâyesi gibi görünse de burada asıl hikâye anlatıcının hikâyesidir. Belki de zulüm gören kendisidir. Aynı zamanda biz de yapmamayı tercih edebiliyor muyuz? Gerçekten yapmamız gerekenleri yapmayı tercih edebiliyor muyuz? Yoksa bize dayatılanları  yapıyoruz da bunların kendi tercihimiz olduğunu mu düşünüyoruz? Bu soruları tekrar düşünmemizi sağlayan bir başyapıt olan Katip Bartleby aklımızın bir köşesinde kalsın.

Esma Kütan Bilkil
Esma Kütan. 1983'ten beri yaşıyor 1989'dan beri okuyor 2005'ten beri diş hekimi 2011'den beri anne 2013'ten beri yazıyorInstagram/dishekimiesma

Ergen Çocukları Olan Ebeveynlere Tavsiyeler

Önceki içerik

Zillet Ağacı

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir