Kur’ân-ı Kerim’in ilk inen ayetleri “Oku” emriyle başlıyor. Ne tuhaftır ki bu sure ْوَاقْتَرِب “yakınlaş” kelimesi ile son bulur. Bunu sadece basit bir tesadüf şeklindeki iç geçirmeyle açıklayamayız. Bunu aklımızda tutalım.
Bir süre yakınlaşmak için okumaktan yana yazılar yazmayı planladık. Okumak tanışıklığı, tanışıklık yakınlaşmayı getirecek. Peki kime? Elbette kime yakınlık kurmayı istiyorsak ona. İslâmî hafızada tüm okuyuşlar, tüm terennümler, tüm bilinen şeyler bir hakikati tanımaya yönelik olma mesajını taşır. Varlığın zuhuruna ilişkin tüm yansımalar dolayısıyla okumanın bir biçimi haline gelmiş tüm mevcudat Rahman’ın izlerini taşıyor; dolayısıyla bizi ortak bir manada ve bütünün meydana getirdiği bir teklikte buluşturuyor.
Okumak kastıyla gerçekleşen tüm faaliyetler tıpkı yazım kültürü gibi bizleri düşüncenin olgunlaştığı bir sürece davet eder. Başlangıç eserler ile konunun neliğine dair bilgilerimizi edinirken orta düzey okumalar işlenen konu hakkında sorularımızın oluştuğu aşamalara geçişi ifade eder. İleri düzey okumalarda artık konunun içinde, problemlerle yüz yüze ve sorularının cevabını arayan bir iz sürücüye dönüşürüz. Soruları soran, cevaplayan, cevaplar karşısında olumlu olumsuz bir fikre sahip olan zihne dönüşürüz. Okuduğumuz satırlar bizimle oturan, bize yoldaşlık eden, cismaniyete kavuşmuş kelimeler olurlar.
İnsan varlığı okuyabilen, okunacak müktesebatı üreten ve sahip olduğu donanımla aynı zamanda okunabilen ayrıcalıklı bir yaratılışı ifade ediyor. Dolayısıyla mevcudat insanın muhatabı olmasıyla anlam dairesini tamamlıyor. İnsan bu dairenin hem başı hem de nihayeti. Mevcudatın hem anlayanı hem de onun neticesi. Böylece hem okuyan hem de yakınlaşan olabiliyor.
Okumakla insan tanışıklık ve yakınlık kurar dedik. Başka dünyaların yakını olur, görülmeyeni görmeye başlar. Hayalî bir inşanın, manaca tamlığın yapıtaşı okumaktır. İnsanı dert sahibi kıldığına dair cümlelerin de hakkı var. Suni dertlerden daha gerçek dertlere ileten, yapay dünyaların getirdiklerini hakikat sahasına taşırken eleyen, her zaman değerini koruyan; zihnî, kalbî, aklî, rûhî uğraşlara sevk eden bir hale bürüyerek yakınlaştırıyor insanı. Amaç ve ideal sahibi kılıyor.
Okuduğunuz bu yazı da manaca yakınlaşmamıza ve mananın peşinde koşmamıza küçük de olsa bir katkı sunsun istiyoruz. Muarefe mukarebeye vesile olsun. Sokak‘ta buluşalım.
Yorumlar