Sultan II. Abdülhamid 21 Eylül 1842 tarihinde Eski Çırağan Sarayı’nda doğdu. Babası Osmanlı Devleti’nin otuz birinci padişahı olan Sultan Abdülmecid, annesi ise Tir-i Müjgan Kadın Efendi’dir. Şehzade Hamid Efendi 10-11 yaşlarında annesi Tir-i Müjgan Kadın Efendi’yi veremden kaybetti.1 Böylece Şehzade Abdülhamid, Sultan Abdülmecid’in çocuksuz hanımlarından olan Perestü Kadın Efendi’ye emanet edildi. Perestü Kadın onu kendi evladıymış gibi şefkatle büyütmüştür. Ayrıca bir padişahı doğurmadığı halde “Valide Sultan” olan tek hanım sultandır.
Şehzadeliğinde iyi bir eğitim alan Hamid Efendi, 1876’da tahta çıkana kadar Maslak’taki çiftliğinde toprak işleri ile uğraştı. Burada koyun besledi, üstübeç adlı madeni işletti ve borsa faaliyetlerine katılarak para kazandı. Öyle ki tahta çıktığında servetinin 100.000 altını aştığı söylenmektedir.2
II. Abdülhamid’in tahta geçtiği 1876 yılında Osmanlı Devleti iki darbe ve üç padişah değişikliği yaşamıştır. Önce Sultan Abdülaziz meşrutiyet rejimini ilan etmediği için bir darbeci cunta ile tahttan indirildi. Sonrasında da bilekleri kesilerek şehit edildi. Sultan Abdülaziz’in indirilmesinden sonra tahta Şehzade Murad Efendi, V. Murad olarak geçti. V. Murad da Sultan Abdülaziz’e yapılacak olan darbe sırasında (darbenin bir gün sonra yapılmasını beklediği için) karşısında askerleri görünce korkusundan aklî dengesini kaybetmişti. Saltanatı da ancak 93 gün sürebildi. Bu olanların ardından Osmanlı Devleti’nin başında 33 sene bulunacak olan Şehzade Abdülhamid, II. Abdülhamid olarak tahta geçiyordu.
II. Abdülhamid tahta geçtiğinde ilk olarak Balkanlar’da Sultan Abdülaziz döneminden itibaren patlak vermiş olan isyanlarla ve bu isyanları tahrik ve teşvik eden Çarlık Rusya ile uğraşmak durumunda kaldı. Rusya’nın tahriki ile oluşan Balkan isyanlarının durdurulması için 23 Aralık 1876 tarihinde İstanbul’da bir konferans toplanılmasına karar verildi. Bu konferans tarihe Tersane Konferansı olarak geçti. Tersane Konferansı’nın toplandığı aynı gün Sadrazamlık görevinde bulunan Midhat Paşa ve ekibi “Meşrutiyet” rejimini ilan ederek olası bir Rus savaşı konusunda yabancı devletlerin desteğini almaya çalıştı. Ancak bu gerçekleşmeyecekti. Konferanstan çıkan karar savaştan ziyade küçük bir ıslahat gerektiriyordu, lakin Midhat Paşa İngiltere’nin desteğinin geleceğine inandığı için savaş istiyordu. Ancak bu da gerçekleşmeyecekti çünkü İngilizler Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü koruma politikasını çoktan bırakmıştı.
Tersane Konferansı’nda alınan kararlar Osmanlı hükümetince reddedilince savaş çıkmaması için Londra’da bir konferans daha toplandı ama bu konferanstan da bir sonuç çıkmayacaktı. Midhat Paşa kendisinin savaş istediği yetmezmiş gibi bir de talebeleri ayaklandırmıştı. “Savaş isteriz!” diyen talebeler saraya dayanmıştı. Midhat Paşa ise mecliste hayali ihracat yapmakla meşguldü. “Biz bu topraklara 400 çadırla geldik 400 çadır kalıncaya kadar savaşırız!” gibi sözler sarf etmekteydi ve beklenen son Sultan Hamid istemeye istemeye geliyordu.3 Bunların yanısıra Londra’daki protokol de reddedilince savaş artık kaçınılmaz olmuştu.
1877-1878 yılları arasında cereyan eden bu savaş herkesin bildiği ismi ile 93 Harbidir. 93 Harbi Osmanlı ve Çarlık Rusya’yı bir kez daha karşı karşıya getirmiş Plevne’de Gazi Osman Paşa, Doğu Anadolu’da ise Gazi Ahmed Muhtar Paşa komutasında kahramanca savunmalar gerçekleşse de Ruslar İstanbul’da Yeşilköy civarına, Doğu Anadolu’da ise Erzurum’a kadar gelmişlerdir. İstanbul’da Ayastefanos yani Yeşilköy mevkiine gelen Ruslar, Osmanlı’ya ve II. Abdülhamid’e Ayastefanos Muahedesi’ni dikta ettirmişlerdir. Bu anlaşma sonucunda Osmanlı büyük ölçekte toprak kaybediyor ve 1 milyar 410 milyon Ruble savaş tazminatı ödemesine karar veriliyordu. Ancak Sultan Hamid İngiltere’nin de bu anlaşmadan büyük ölçüde rahatsız olduğunun farkındaydı ve onları da sahaya çekti. İngiltere’nin desteği ile Almanya’nın Berlin şehrinde toplanan Berlin Konferansı neticesinde anlaşmanın maddeleri hafifletildi ve Osmanlı bazı kaybettiği yerleri geri kazandı ki buralar Doğu Anadolu’da Eleşkirt ve Beyazıt bölgeleri idi. Ayrıca savaş tazminatında da indirime gidiliyor ve 802 milyon 500 bin Frank’a düşürülüyordu.
(devam edecek)
Muhammed YİĞİT
DİPNOTLAR
1. Yılmaz Öztüna “II. Abdülhamid Zamanı ve Şahsiyeti” Ötüken Neşriyat, İstanbul 2013, s. 17-18.
2. Diyanet İslam Ansiklopedisi, cilt. 1, İstanbul 1988, s. 217.
3. Prof. Dr. Erhan Afyoncu “Sorularla Osmanlı İmparatorluğu” Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2016, s. 532.
4. Prof. Dr. Fahir Armaoğlu “19. Yüzyıl Siyasi Tarihi” Kronik Kitap, İstanbul 2020, s. 514-519.
Yorumlar