Güzel dilimizde sevgini anlatırken en fazla kullandığın kelimedir göz. Bizim orada sevdiğini gözünden gözüne vermezsin. Gözün gibi bakar korur kollarsın onu. Gözünü seveyim dersin nazının geçtiğine. Özlediğinde gözün yollarda kalır. Dünyaya hep onun gözünden bakarsın sevince. Sakınır saklarsın kem gözlerden. Gözünün bebeğinde korunur en kıymetli hatıralar. Göz aydınlığı evlatlar için dua edersin.
Gözünün içine bakar, üzerine titrersin sana lütfedilirse eğer. Sevgin taşınca gözlerinden, süzülür gözyaşların. Çakmak çakmak olur bakışların sevgilini, bayrağını, vatan toprağını gördüğünde. Bir seher vakti ezan sesiyle gözlerini açarsın. Seversin hürmet edersin çünkü o sese. Gözlerinden okunur çoğu zaman duyguların. Korkuların, sevinçlerin, acıların, neş’en gözlerinden okunur.
Çocuksundur alabildiğine masum. Bombalanmış, harabeye dönmüş bir şehirde yıkıntılar arasında enkazdan sarkan bir inşaat demirine tutunur sallanırsın olanca neşenle. Kırmızı bir kazak vardır üzerinde, düğmeleri siyah, biyeleri yeşil ve beyaz, kırmızı bir kazak. Tutunmuşsun o inşaat demirine öne arkaya gidip gelirsin keyifle. Seni korkutmak, sindirmek, yok etmek isteyenlerin gözlerinin içine içine bakarak. Aynada kendi gözlerinin içine bakamazlar onlar. Bilirler ki gözünü budaktan esirgemezsin, cihan yoktur gözünde, önce vatan, önce hürriyettir derdin. Sen o inşaat demirine tutunup ölümü umursamadan kolan vururken, canına, toprağına, namusuna el uzatanların gözleri fal taşı gibi açılır, inanamazlar. Göz göre göre işledikleri cürmün, işledikleri cinayetlerin, kıyımların, kırımların yüreklerde korku değil ancak şehitlik aşkı uyandırdığını doymayan gözleriyle görürler.
Sen şehâdet parmağın havada tekbir getirirken yapılanlara şahidin Allah olduğunu bilirsin. Enkaz yığınlarının üzerinde özgürlük şarkıları söylerken kardeşlerinle, dünyanın gözleri kamaşır. Gazzeli çocukların iri siyah gözlerinden taşan teslimiyet ve sarsılmaz iman bir de bakarsın ki cihanı dönüştürmüş.
Gözüm der bizim insanımız sevdiğine. En kıymetli uzvumuz olduğundan mı? Yeri hiçbir zaman doldurulamadığından mı? Gözlerinden öper sevdiğine veda ederken. Peki bir büyükbaba ruhunun ruhuna nasıl veda eder? Kefenlemeye hazırlarken bağrına basıp gözünün bebeğinden öper mi torununu? Göz göz olsa da yüreği yüzündeki mutmain tebessümüyle muhteşem bir kahraman olur mu?
Peki sen sevgili okur, içine işleyen, kalbini kanatan o acı gözünün önünden nasıl gider? Gitmeli midir? Ne yaparsın? Nelerden vazgeçersin, neleri göze alırsın? O büyükbabanın şahsiyetli duruşuna yaraşır ne yapabilirsin?
23 Aralık Halid Dede’nin gözünün bebeği, Reem kızımızın doğum günü. Bu günü Reem ve alçakça saldırılarda şehit olan bütün isimsiz çocuklar için bir anma günü olarak kabul edip kayıtlara geçirilmesini sağlayabilir misin? En azından…
Yorumlar