Kâinattaki her şey Allah’ın kendilerine verdiği rengi yansıtmaktadır.
Bundan 4-5 yıl önce eşim ve kayınvalidemle birlikte Ankara Nallıhan’a Taptuk Emre Hazretlerini ziyarete gidiyorduk. Mesleğimden dolayı yol boyunca etraftaki toprak ve dağları inceler, yaşını, neden oluştuğunu anlamaya çalışırım. Bu yolculuk sırasında da yine bölgeyi tanımaya çalışıyordum. Birden sağ tarafımızda renkli dağlar karşımıza çıktı. Arabayı kenara çekip gördüğümüz bu güzellik karşısında hep beraber hayranlıkla seyre daldık. Renkli dağların resimlerini görmek elbette insanda çok güzel duygular uyandırıyor. Fakat bir de onların yanına yaklaşarak arada hiçbir dijital perde olmadan yüz yüze gelmek bambaşka bir his. Allah’ın yarattığı bu muhteşem güzellikleri görünce şükretmemek mümkün mü? Yol güzergahında gördüğüm bu muhteşem dağları tepeleri uzun bir süre izledim, fotoğraflarını çektim. Bu gördüklerimden bir fotoğrafı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Fotoğraf: Yavuz Keskin
Burası Türkiye Kız Tepesi Tabiat Parkı. Parkın önünde de Nallıhan kuş cenneti var. Buradaki rengarenk tepeler, jeolojik devirde çok genç sayılacak bir zaman diliminde 10 milyon yıl önce Miyosen devrinin sonunda oluşmuş. O dönemde Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi bu bölgede de volkanlar faaliyet halindeydi. Volkan külleri hem karada hem de bölgedeki göller üzerinde kül tabakaları ile tortular oluşturdu. Bu tortular bitki, diğer canlı artıkları ve elementlerle karışarak kimyasal tepkimeler oluşturdular ve tortulların farklı renklere bürünmesine neden oldular.
Daha sonra erozyon ve aşınma ile de bugünkü görünümüne ulaştılar. Tepelerde görülen çeşitli renklerin oluşum süreci bu tortulların bünyelerinde bulundurdukları element ve minerallere bağlı olarak oluştular. Kahverengi-kırmızı tonlar, demir elementinin oksitlenmesi ve oluşturduğu minerallerin etkisi ile meydana geldi ve böylece Nallıhan’daki bu dağlar kırmızı sarı, kahverengi sarı toprak yapısı ile görülmeye değer hale geldi. Bu dağların alt seviyelerinde siyah-gri renklerin oluşması ise toprağın o bölümlerinin organik maddece zengin olmasındandır. Bu gri renkler, minerallerin çeşitli kimyasal tepkimeleri ve suyla olan ilişkileri gibi sebeplerle bu renkte oluşmuştur.
Fotoğraf: Hamit Yalçın
Bu gördüklerim karşısında sessizce kala kalmıştım. Bu tablonun ressamı kimdi? Kilometrelerce büyüklüğündeki bu tabloyu kim özenle yapmıştı? Milyonlarca senedir burada bozulmadan renkleri solmadan duruyordu. İnsanın böyle bir manzara karşısında tefekkür etmemesi mümkün müydü? Gerçekten bu dağlar Allah’ın boyası ile boyanmıştı.
Bu dağların Çin ve Peru’da muhteşem renklere sahip örnekleri en çok bilinenleriydi. Ayrıca bu ülkelerde bu dağlar tabiat parkı ve jeosit alanları olarak da turizme kazandırılmıştır.
Çin’in Danxia bölgesinde bulunan Gökkuşağı Dağları fırçayla boyanmış gibi duran renklerin çeşitliliği ile dikkat çekiyor. Sarı, turuncu, kırmızı, kahverengi, yeşil, mavi… Bu kadar farklı renk tonunun bir arada bulunması dağları oluşturan sertleşmiş tortul tabakalarının yani kayaçların oluşma ve aşınma süreçleri ile ilgili.
Yer bilimciler milyonlarca yıl önce günümüzde Çin sınırlarında kalan bölgede okyanus tabanında birikmiş kireçli kumtaşı ve silttaşı katmanlarının, kıta çarpışmaları sonucu katlanıp Gökkuşağı Dağları’nı oluşturduğunu düşünüyor.
Kayaçları oluşturan minerallerin yapısındaki demir Gökkuşağı Dağları’nın farklı renklerde görünmesine neden olan en önemli etmenlerden biri. Demirin oksijenle tepkimeye girmesi sonucu oluşan hematit minerali kayaçlara kırmızı, kırmızımsı kahverengi rengi verirken, limonit minerali koyu kahverengiden açık sarıya renkleri verir. Demirin kükürt ile tepkimeye girmesi sonucu oluşan pirit minerali de metalik sarı renktedir.
Demirin silikat iyonu ile tepkimeye girmesi sonucu oluşan klorit ve olivin mineralleri bulunan kayaçlar ise yeşil tonlardadır.
Peru’daki bu bölgenin orijinal adı Vinicunca’dır. Ayrıca Yedi Renk Dağı anlamına gelen “Montaña de Siete Colores” olarak da adlandırılıyor. Peru’nun Cusco bölgesindeki Andes’te yer alır. Dağları bu kadar renkli yapan ise, Vinicunca’nın üzerini kaplayan buz tabakasının erimesi ve bu esnada toprak aşınmaya devam ederken, farklı mineral tabakalarının dağ boyunca bir dizi çok renkli şerit bırakarak açığa çıkmış olmasıdır. Kırmızı rengin kaynağı, oksitlenmiş demir (bildiğimiz şekliye demirin paslanması diyebiliriz); sarı renk ise demir sülfürün varlığına işaret ediyor. Mor-kahverengi karışımı renk götit veya oksitlenmiş limonitden gelirken yeşil rengin tonları ise kloritten kaynaklanıyor. Yani bu renkleri dağların bünyesinde bulunan mineraller veriyor.
Yüce Allah, kâinattaki cisimleri kusursuz bir renk uyumu içerisinde yaratmış. Kâinatta, yeryüzü ve göklerdeki bütün cisimlerin kendine has bir rengi var. Topraklardaki minerallerin sebep olduğu bu renk değişiklikleri, Kur’an’ı Kerim’deki şu ayeti hemen akla getirmektedir:
“Allah’ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi? İşte biz o (indirdiğimiz su) ile renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan da beyaz beyaz, kırmızı kırmızı, renkleri çeşitli ve simsiyah yollar (içinde maden bulunan tabakalar yarattık).” (Fatır, 35/27)1
Şüphesiz ki en doğrusunu Yüce Allah bilir.
1- Feyzü’l Furkan Tefsirli Kur’an-ı Kerim Meali, sf. 436
Muhteşem renkler, bir kere daha aciz kalıyoruz bu sanatın ve sanatçının karşısında.
“Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayacaksınız?”
Bugun oradaydim muhtesem gerçekten de⚘
Bu denli etkileşimden geçtiğini düşünmemiştim. Dağların bir taş yığını olduğunu düşünüyordum memleketime gittiğimde erciyesin çevresinden geçerken aceba hangi maddeden dolayı bu rengi almış diye araştiracağim .teşekkür ederim.