Kapak Görseli: Zehra Kakı
Eşcâr-ı bâğ hırka-i tecrîde girdiler
Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan (Bâkî D., 371. G. / 2)
“Bahçenin ağaçları tecrid hırkasına girdi, sonbahar rüzgarı yeşillikte çınar ağacından el aldı.”
Klasik Türk şiirinde anlam genellikle tek beyitte tamamlanır fakat bazen birkaç beyitte bazen ise tüm şiirde aynı konu işlenir. Bâkî’nin bu gazelinde sonbahar teması her beyitte tekrar etmektedir. Beyti okuduğumuzda zihnimizde canlanan ilk resim şairin kurduğu tabiat tasviridir. Beyit, yaz mevsiminin son demlerini ve güzün gelişini tasvir eden bir tablo gibidir.
Bahçenin ağaçları yeşilden kahve ve sarı tonlarına bürünmüş, yavaş yavaş yapraklarını dökmeye başlamıştır. Sonbahar rüzgarı dökülen yaprakları bahçede sürüklemektedir. Çınar ağacının yaprakları şekil yönüyle insan elini andırdığı için şair çınar ağacının yapraklarını ele benzeterek hazan rüzgarının çınardan el aldığını söylemektedir.
Klasik şiirin anlam dünyası katmanlar halindedir. Beyitin en dışarıda bulunan ve hemen hemen herkesin ilk bakışta zihninde canlanan mânâsı gerçeklik üzerine kuruludur. Bunun ardından mecazlarla yüklü, örtülü anlamları görürüz. Beyitteki sonbahar tasviri genellikle insan ömrüyle
ilişkilendirilebilir. Cıvıl cıvıl, renk renk bir bahçenin sonbaharda usulca seslerini ve renklerini yitirmesi, bir tohumun filizlenip yeşerip zamanla solması doğup büyüyen ve nihayet ölümle buluşan insanı andırır. Yapraklarını döken bir ağaç gibi gün geçtikçe güç kaybeder, neşesini ve rengini yitirir.
Çimenlikte çınardan el alan sonbahar rüzgarı da dünyadaki hayatı son bulan insanın ölümü gibidir. Ölüm, dünya bahçesinde yaşam ağacından ayrılmış bir yaprak gibi olan insanla somutlaştırılmış olur.
Şairler söz sanatlarını kullanarak şiirin mânâ derinliğini zenginleştirirken kullandıkları sözcükler okuyucu için birer ipucu niteliğindedir. Bu beyitte çınar, tecrid, hırka ve el almak sözcüklerinin birlikte kullanılması aslında bir başka katmanın perdesini aralamaktadır. Bu çerçevede beyit tekrar incelendiğinde yeni bir bağlam oluşur. Bu bağlamda beyit şeyh ve mürid ilişkisi üzerine kuruludur. Tecrid hırkası giymek dünyaya ait olan her şeyden vazgeçmek ve gönlü bu arzulardan arındırmak, el almak ise bir şeyh tarafından tarikata giriş izni anlamlarını barındırmaktadır. Bir yola tabi olmak isteyen kişi tecrid hırkasını giymeli ve sonbaharda yapraklarını döken bir ağaç gibi dünyalık arzularından soyunmalıdır. Ancak bu şekilde bu yolda yürüyebilir. Böylece bir şeyhten el alabilir, bir yola tabi olabilir.
Yorumlar