Bi’ Eteğin Olsun

Çocukluğumda annemle pazar dönüşü kumaşçıya uğrar, parça kumaşların en çiçeklilerini seçerdik. Ne dikerse diksin artanından bana muhakkak etek dikerdi. Bugün hiç benzerini görmediğim farklı modellerde eteklerim olurdu. Küçük bir kız çocuğu için daha güzel ne olabilirdi ki.

Farklı model derken, Gurur ve Önyargı filmindeki Elizabeth’in giydiği sımsıkı korseli, kat kat jüponlu, zaman zaman kuyruklu ve asla elinizle tutmadan yürüyemeyeceğiniz eteklerden bahsetmiyorum elbet. Ya da Green Gables‘ta Marilla Cuthberd’ın kocaman daire kloş eteklerle soba başında yemek yapıp, yemyeşil çayırlarda koşturup, ata binebilmesinden de bahsetmiyorum. Dönemin kadınları zoru başarsa da tam olarak modanın kurbanı olduklarını söyleyebiliriz. Daha da ilginci dönemin “halka etek” diye tabir edilen 20. yüzyılın ortalarına kadar kullanılan balina kemiği ya da çelik gibi birtakım malzemelerle kabartılan etekleri günlük hayatlarında giydiklerini düşünmek gerçekten hayal gibi. Evet evet, doğru duydunuz gerçekten balina kemiği. Bugün gelinliklerin altına giyilen tarlatanların çıkış noktası yani.

Çok şükür ki 1920’lerde sanayileşmenin yaygınlaşması ve insanların seri üretimle tanışması ile birlikte kadınlar daha özgür ve rahat giyinmeyi keşfetti. Bunda kadınların çalışma hayatına dahil olmalarının da etkisi büyük tabii ki. Dönemin unutulmaz ismi ve “korseyi reddeden kadın” olarak tanınan Coco Chanel duruma baş kaldırıp tüm dünyayı şaşırtacak bir koleksiyon hazırladı. Alışılagelmişin dışında vücuda oturan takımlar, kumaş yığınından uzak unutulmaz etek ve ceketler tasarlayarak kadınları günlük hayatında zorlayan her türlü detaydan kurtardı.

1960’lı yılların başında ‘’kadınlara otobüse binmeleri için olanak sağlıyorum’’ iddiasıyla modaya atılan Mary Quant eteklerin boyunu kısaltarak mini etek modasını getirmişti. Bugüne kıyasla metrobüse binilemeyecek hatta Marmaray asansörlerine sığamayacak kadar kabarık ve kuyruklu eteklerden kurtulma fikri cazip gelse de boyu kısaltmanın uzun vadede çözüm olmadığı kanaatindeyim.

Halbuki etekler farklı stillerle yorumlayabileceğiniz kolay giyim parçalarıdır. Doğru kombinlendiğinde her ortamda giyilebilen eteklerle tüm gününüzü kurtarabilmeniz mümkündür. Günlük hayatta uygun kumaşlarla tercih edeceğiniz maxi etekleri sweat ile kombinlemek gününüzü kolaylaştırırken altına giyeceğiniz spor ayakkabı ile günün hızına yetişebilirsiniz. Sweatshirtün rahat ve salaş moduna zıt bir tercih olarak ışıltılı ya da tütü eteklerle de beklenmedik bir uyum yakalamak tercihlerden biri neden olmasın?

Desenli ya da piliseli etekler kullanmak istiyorsanız sade parçalarla kombinleyip nude tonlarla birleştirmeyi deneyin. Zannedilenin aksine zarif bir görünüm elde etmemeniz için hiçbir sebep yok.

Gardırobunuza zamansız parçalardan oluşan kalıcı birkaç parça eklemek niyetindeyseniz bunlardan biri hiç kuşkusuz düz renk kloş eteklerdir. Kloş etek ve beli ortaya çıkaran ceketler 1950’lerin silüeti olsa da hala kuvvetli etkisini sürdürmekte. Siyah bir kloş eteği; şık bir bluz, beyaz bir gömlek, Jean ya da deri bir ceketle hatta mevsimine uygun boğazlı bir kazakla oluşturabileceğiniz sınırsız kombinle kendinizi dahi şaşırtabilirsiniz. Aynı gün içinde farklı ortamlar için yanınıza alacağınız bir çift ayakkabı değişimiyle de gün boyu tarz olabilirsiniz.

Ne diyordum? Bi eteğin olsun!