Edebi-Tarihi

Eylül

0

Eylül, “Rumî takvimin dokuzuncu ayı” için dilimizde yerini almış bir kelimedir. Arapça’da “eylûl” (أيلول) olarak kullanılsa da bu kelimenin kökeni aslında Arapça değildir. Kökeni Mezopotamya dilleri olan Aramice/Süryanice “ilūl אלול” kelimesinden gelir ki bu dillerde ortak bir ifade ile “üzüm ayı/bağbozumu” anlamında kullanılırdı.

Kuzey yarım kürede Eylül ayının gelmesi ile mevsimsel değişimler başlar. Sonbahar kendini gösterir. Bu değişimlerin aynısı Güney yarım kürede Mart-Nisan aylarında yaşanır. Kuzeyde Eylül ayı ile birlikte yeryüzü artık güneşten daha az ışık alır ve daha az ısınır. Bu yüzden rüzgarlar yön değiştirmeye ve şiddetini artırmaya başlar.

Eylül, hazan mevsimin habercisidir. Aynı zamanda insanın ruhundaki hüzün mevsiminin de habercisi olduğuna dair yazısız bir kabul bile vardır. Eylül ayı üzerine yazılan şiirler, şarkılar, romanlar hep bu ruhsal değişimden ve hüzünden doğmuş eserler olarak karşımıza çıkar. İnan Durak Taş’ın şiirinde toplanmış gibidir bütün Eylül şairleri.

Ben her Eylül
Biraz Attila İlhan olurum.
Mecbur kalırım sana, sen bilmezsin.
Sonra aklıma bir Cemal düşer,
Bir şiir ısmarlar bana, konuşuruz Eylül’den.
Sen bilmezsin kaç Didem çıkar içimdeki ahlar ağacından.
Gölgesine razı bir fesleğen olurum onunla.
Yüzüme yüzüme vurur geç kalmışlığımı,
Otuz beş yaş şiiriyle Cahit Sıtkı.
Sonra fısıldar usulca kulağıma bir Orhan Veli,
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Ben her Eylül
Biraz sen olurum
Biraz ben
Biraz onlar…

Doğanın takvimine göre ise Eylül ayında yaşanan tabiat olayları şöyle gerçekleşir;

  • Eylül ilk haftası : Yeni ay ve bıldırcın geçimi fırtınası
  • Eylül ikinci haftası: Yaz sonu fırtınası, sebzelerin soğuklardan etkilenmeye başlaması
  • Eylül üçüncü haftası: Dolunay ve bağ bozumunun bitişi
  • 21 Eylül: Günle gecenin eşitlenmesi
  • Eylül son haftası: Karadeniz’de kestane karası fırtınası

Kaygı ve Kavrayış

Önceki içerik

Pazarcı Teyze

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir