Bir sabah Erenköy’de Marmaray durağının oradayım, karşımdaki büfeye doğru yürüyorum. Yanında bir leğen ile İlhan amcayı bakla ayıklarken gördüm. İyice yakınlaşınca selam verdim, müsaade isteyip konuşalım mı dedim, olur dedi. Tanıştık, konuştuk.
İlhan amca yirmi yıldır gastecilik yapıyormuş. Telefon bilmem ne kullanmıyormuş. Tepki olarak değil, ihtiyaç hissetmemekten kaynaklanıyor sanırım. Öyle anladım ben. Onunla sohbet ederken hayatın kendi akışını seven, ona tabi olan ve kendiliğinin gereğine inanan, geleceğe dönük kaygıların karanlığında boğulmayan bir kişiye muhatap olduğumu gördüm. Sade, duru ve olduğu kadarından memnun bir hayat. Gelin dinleyelim.
Dağınıklık ve düzensizlik içinde düzen kurduğumdan olsa gerek böyle istikrarlı insanlar görmek ne hoş 🙂
İlhan amcayı tanık gibi oldum okurken/dinlerken. Ne güzel şey zamanın içinde olup dışında gibi yaşamak..