Güncel

Çevresel Kaygı

0

Çevresel kaygı; bireylerin dünyaya yönelik oluşan tehlikeler, bu tehlikelerin doğaya ve gelecek nesillere yönelik sonuçları kapsamında oluşan endişelerdir. (Abdul-Muhmin, 2007).

Son zamanlarda yaşanan, müsilaj, sel, yangın gibi sorunlar birçok kişide çevresel kaygı oluşmasına sebep oldu. Hatta eko-ankisiyetiye teriminin de sıkça kullanılmaya başlandığı haberini yapan TRT internet sayfasında, bu konuyla alakalı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım ile yapılmış bir söyleşiye yer verilmiş.

Söyleşide Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, eko-anksiyetenin kontrol edilebilir bir kaygı olarak kaldığı sürece gerekli olduğunu söylüyor. Haberde insanın öyle ya da böyle doğaya zararı olan bir canlı olduğuna dikkat çekiliyor. Devamlı bir kaygı içinde olsak da bu endişeli hali eyleme dökerek iyileşmenin ve yaşadığımız dünyayı korumanın mümkün olduğundan bahseden Yıldırım yeni anne olmuş bir kadının yaşadığı kaygıyı örnek vererek, bu ruh halinin bebeğe ihtiyacı olan bakımı vermek adına gerekli ve faydalı olduğunu söylüyor.

Haberde bir annenin çocuğuna sürekli bakım verme konusunda kaygı ve endişe duyması halinde ruhsal olarak yorulacağına; böylelikle annenin kendi kendine hiçbir şey yapmasına izin vermeyen bir psikolojik durum içerisinde kalacağına da işaret ediliyor. Bunun gibi eko-anksiyete de kontrol edilebilir bir kaygı tipi olarak kaldıkça klinik bir vakaya dönüşmediği gibi, ekolojinin insanlar tarafından görmeye ihtiyaç duyduğu özenin gösterilmesi adına da refleks oluşturacaktır, diyor Prof. Dr. Yıldırım.

Eko-anksiyeteyi olumlu bir durum olarak tanımlayan Prof. Dr. Yıldırım konuyla ilgili şunları söylüyor:

İklim değişikliğine karşı duyulan endişe, yani eko-anksiyete bunu yaşayan kişilerin doğaya sahip çıkmalarını ve ona zarar veren faktörlerle mücadele edebilmek için harekete geçmelerini sağlıyor. Bu yüzden klinik bir vakaya yaklaşır gibi yaklaşıp kaygıyı söndürmek gerekmiyor. Hatta bu kaygıyı geleceğe dair bir umut olarak görmenin mümkün.

Çevresel kaygının olumlu tavırlara yönlendirilebileceği üzerine yapılan bu açıklamalara ek olarak, çevresel kaygının yaşam tercihlerimiz etkilediği üzerine de araştırmalar yapılmış. Ajzen (1991) davranışın açıklanmasında bireylerin niyetlerini bilmenin faydalı olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca bireylerin satın alma niyetlerini tutumlarının etkilediğini Düşünülmüş Eylem Teorisi’nde (DET) açıklamaktadır. Kaygının satın alma davranışını nasıl etkilediğiyle alakalı yapılan bir araştırmada “Kaygı düzeyi yüksek olan bireyler; kirliliğe karşı satın alma faaliyetlerinde çevreci davranışlar gösterebilirler, doğaya yönelik korumacı eylem firiklerine açık olabilirler, ürünlerin çevreye olan zararı ile ilgili bilgi sahibidirler ve kişisel güvenliğe önem verirler.” (Kinnear, Taylor &Ahmed, 1974) sonucuna varılmış.

Çevresel sorunlarla oluşan kaygının hayatımızda olumlu kararlar almamız yönünde bizi doğru yönlendirdiğine değindik. Ancak bazen, çevre sorunlarında çözümden çok kaygı arttırıcı bir dil kullanıldığına şahit olabiliyoruz. Bu tarz söylemlere kulaklarımızı biraz kapatmalı çabamızın sonuç vereceğine inanarak devam etmeliyiz.

Zeynep Tanyeri
1979 senesinde Bingöl'de doğdu. Uzun yıllardır İstanbul'da yaşamakta evli ve iki çocuk annesidir. Üniversite eğitimini Çevre Mühendisliği bölümünde, Aksaray Üniversitesinde tamamladıktan sonra, Bahçeşehir Üniversitesinde Mühendislik Yönetimi üzerine Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Bazı özel eğitim kurumlarında, çevresel açıdan yaşam döngüsü değerlendirme ve post prodüksiyon eğitim sertifikaları aldı. Yaklaşık 15 senedir bir kamu kuruluşunda çevre yönetimi üzerine çalışmalar yürütmekte ve sıfır atık uygulama çalışmaları yapmaktadır. Ödüllü, bayat ekmeklerin değerlendirilmesi, kurumsal süreçlerin yaşam döngüsü değerlendirilmesi projelerinde çalıştı.

    Gasteci İlhan Amca

    Önceki içerik

    Yeni Camii / Valide Camii

    Sonraki içerik

    Yorumlar

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir