Bil ki tövbe, zuhur eden marifet ve iman nurudur. Kulun kendi talimi ile edindiği ve amel ettiği ilimden sonra Hakk’ın kendisine vasıl olma yolunu tarif ettiği ilme marifet denir. Bu ilim ve nurun verdiği farkındalık ile kişi kendi günahlarının öldürücü bir zehir olduğunu görmekle kalmaz, bir an önce kendisini günden güne helake götüren bu durumdan kurtarmak için harekete geçer. Artık kendisine zarar ve ziyan veren şeyleri daha açık görür; içine düşen korku ve pişmanlık ile mutlak iyiye dönüş için kendinde kuvvet bulur.
Öncesinde yaptıklarını düzeltmeye çabalar ve hatalarından ders almış olarak gelecekteki hareketlerini kontrol altında tutmaya azmeder. Cefa ve zulüm elbisesini çıkartıp vefa yaygısını yayar. Artık kendini günaha sürükleyen şeylerden hoşlanmaz ve uzaklaşır.
Demek ki tövbe etmek insanı marifete, marifet pişmanlığa götürür. Netice olarak da kişi hal ve hareketlerini kontrol edip değiştirmeye gayret eder; azalarını günahtan ve yaratıcısının istemediği şeylerden men ederek iyi işlere sevkeder ve nefsinin Allah’a itaat noktasında karar kılmasını sağlamak için çalışır.
Tövbenin herkese vacip/gerekli oluşunu Gazali şöyle bir sıralama ile izah eder:
- Kafir olduğu halde akıl-baliğ olan herkesin küfürden tövbesi vaciptir, yani müslüman olması gerekir.
- Kafir değil ise ve bunu örfi olarak yapıyorsa, dil ile söylediğinden kalbinin haberi yoksa , gelenek ve görenek şeklinde olan imandan ve o gafletten tövbe etmesi vacip olur. Kişi neye, niçin kulluk ettiğini bilmelidir.
- Görenek şeklinde değil ise, günah işlemekten kurtulamayacağı kuvvetli ihtimaldir, bundan da tövbe etmek vaciptir. Kişi kime, neye kulluk ettiğini biliyorsa da içinde bulunduğu hayat sebebiyle günah işleyebilir; şu durumda tövbe etmelidir.
- İnsan dıştan hiçbir günah işlemese de kalbi; haset, kibir, riya ve bunun gibi insanı helake götüren şeylerden kurtulamaz. Bunların hepsi kalbin manevî iklimini öldüren ve günahın temeli olan duygulardır. Her bir duygumuz asıl maksadınca kullanılanılmalıdır. Yani şehvet, gadap gibi haller akıl ve şeriata uyduruluncaya kadar bunlar ile işlenen her fiilden tövbe etmek gerekir.
- Bunlardan hiçbiri olmazsa da, kişi vesvese ve nefsanî düşüncelerden kurtulamaz, bundan da tövbe etmek gerekir.
- Bundan da kurtulsa, bazı zaman Allahu Teâla’yı hatırlamaktan, zikretmekten gafil olur. Bir an bile olsa, bütün noksanlık ve kusurların esası Allahu Teâla’yı unutmaktır. Bundan da tövbe etmek gerekli olur.
- Daima zikir ve fikir üzere olsa da , zikir ve fikirde farklı makamlar vardır. Her biri bir üsttekine göre, kusur ve eksiklik derecelerine sahiptir. Daha olgunu varken, aşağıdaki bir derece ile yetinmek zararın, ziyanın kendisidir ve bundan da tövbe gereklidir.
Anlaşılıyor ki kul her zaman tövbeye muhtaçtır. Ömründen her bir nefes, ebedi saadeti ele geçirebileceği bir cevherdir. Kimyâ-i Saâdet’te aktarılır:
Demişlerdir ki, Cenab-ı Hakk’ın her kulu ile iki sırrı vardır.
Birincisi, doğarken Allahu Teâla ona, “Seni temiz ve düzgün yarattım, emanet olarak sana bir ömür verdim. Ölüm zamanına kadar çok dikkat eyle. Emaneti geri vereceksin.” der. İkincisi ölüm zamanındadır ve: “Kulum o emaneti ne yaptın !? ” diye sorar.
O günün korkusunu şimdiden yaşayan umulur ki, o günde mahcup olmaz. Tamam anladık da, tövbe hangi durumlarda bizlerin bu marifet ve iman nuruna erişmemize vesile olur ve neye tövbe etmemiz gerekir. Tövbeyi gerektiren şeyler nelerdir? Bu sorular eşliğinde bir sonraki yazımızda satırların içindeki mananın izini sürmeye devam edelim. Vesselam.
KULUM O EMANETİ NE YAPTIN? ALLAH MAHÇUP OLMAYANLARDAN EYLESİN.
Amin 🌹
Rabbim tövbesinde samimi ve tövbesi makbul olan kullarından eylesin cümlemizi🤲🏼
Kaleminize sağlık .
Amin 🌹
Amiiin.Rabbim layıkıyla kendine kul Habibine ümmet eylesin.
Amin kıymetli hocam…
“Tövbe ne demek, ne anlam ifade ediyor?” bunları bilmiyoruz, yanlış anlıyoruz. Böyle yazılar daha ulaşılabilir olur, herkes okur inşallah..