Kültürel

Hoş Gör Sen

0

Alvarlı Efe Hazretleri’nin nutkundan bir beyti, Hattat Macid Ayral’ın kaleminden, sülüs hatla yazılmış haliyle görmekteyiz. Gelin birlikte okuyalım.

“Fâriğ ol aybın gözetme kimsenin
Tâ ki Hakk setreyleye aybın senin”

Sen kendi işine bak, alakadar olma
Kimsenin kusurlarını gözetme
Ki, Allah da senin kusurlarını örtsün

Güzel ahlâkın temelleri üzerine inşa olunan dinimiz İslam için kusurların örtülmesi hususu son derece önem arz etmektedir. Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’inde ayet-i kerimelerle bu duruma dikkat çekmiştir. Hadis-i şerifler vasıtasıyla da Efendimizin (s.a.s.) hayat-ı saadetlerinde güzel ahlâkın kaynakçasını bizlere yaşayışıyla gösterdiğini okuyoruz. Kimi insanlar hayatlarını Kur’an-ı Kerim ve hadislerde buyrulduğu şekliyle güzel ahlak üzere yaşamış, kimi insanlar güzel ahlak sahiplerini görmüş, kimi de sadece bu vasıflara sahip olanları duymuştur.

Hattatlarımız; ayetler, hadis-i şerifler ve kelâm-ı kibar olarak bildiğimiz, topluma ışık tutan satırları, gönül tellerinden nağmelerle kalemi vasıta kılıp, sadırlara mürekkeple akıtmışlardır. Böylece haneler güzelle bezenmiş, gözler güzele aşina olmuş, lisanlar güzelleşmiş; güzelle hemhal olununca da hoş görmek kaçınılmaz olmuş.

Bizim medeniyetimiz zarafetin timsalidir. Bu topraklarda Kur’an’dan ve Efendimiz’den (s.a.s.) beslenerek dünyada eşi ve benzeri olmayan bir medeniyet baş göstermiştir. Diliyle, tarihiyle, kültürüyle adından insanlığa bahsettirmiş, hayran bırakmıştır.

Nasıl ki inancımızda ayıpları örtmek, dedikodu yapmamak, samimi olmak, hoş görmek gibi hasletleri yerine getirmek için gayret etmek önemli bir husus ise dili doğru kullanmak da son derece önemlidir. Fiillerin düzgün olabilmesi için öncelikle sözcükleri doğru seçmek ve edep çizgisinden çıkmamak esas olandır. Şöyle söylenir:
Akl-ı selim, kalb-i selim, zevk-i selim ve şevk-i selimin kişide oluşum süreci güzel ahlakı tesis etmekle birlikte dili doğru kullanma yönünde de şahsiyete tesir etmiştir. Üstatlarımızın eserlerinde de bu yansımayı görmekteyiz. Onlardaki zevk-i selim, üsluplarının güzellikleriyle kendini gösterirken aynı zamanda bize örnek olmaktadır.

Gelenekli sanatlara gönülle birlikte ömür vermiş nice üstatlarımız için önceki eserler eski değil ‘kadîm’dir. Sanatkâr olmak, sadece o işi iyi yapmak, kabiliyetli olmak ya da gayret etmek değildir. Aynı zamanda acziyetiyle birlikte Allah’a muhtaçlığı hep hissetmişler; meydana gelmiş hiçbir yazıya eserim dememişler; “bu Rabbimin fazlındandır, tevfik bizden başarı Allah’tandır.” sözlerini yaşam kılavuzu edinmişlerdir.

Dili doğru kullanmanın ehemmiyeti insanın niyetini ve kalbini de tashih ediyordu.

Hayatın her kesiminden insanın alaka gösterdiği sanatlarımızla esasında üstatların hayatlarımızdaki eğitim tasarrufları hep devam etmektedir. Evet, yazıda meşk talimi yapılıyordu fakat bununla birlikte dersin üstadının kalbinden talebesinin kalbine giden yol vasıtasıyla insan olmanın meşki de talim ediliyordu. Ders esnasında hoca talebenin meşkine bakarken önce yazısında beğendiklerini söyler fakat onu öyle kıvamında yapar ki talebe şımarmaz; yerdiğinde de şevki kırılmaz. Hattatlarımız vakfettikleri eserleriyle birlikte örnek teşkil eden şahsiyetlerini de bizlere miras bırakmışlardır.

Aşağıda, bu nadide güzellerden biri olan mevlevi hattat Mehmet Emin Yazıcı’nın -nam-ı diğer Neyzen Emin Dede- meşk ettiği bir kıt’ayı görmekteyiz. Sülüs yazıda oklu besmele ile başlanmış; sonrasında nesih yazıyla tamam edilmiş hadis-i şerifi seyrinize sunarken manasını da buraya bırakıyoruz.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

Aişe’den (r.a.) rivayetle, Resulullah Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Şüphesiz Allah yumuşak huyludur ve yumuşak huyluluğu sever. Katılık ve zorla yapılan başka işlerde vermediği sevabı, kolaylık gösterilerek yapılan işlere verir.”

Resulullah (s.a.s.) Hz. Aişe’ye (r.a.) :
“Sana yumuşak huylu olmak düşer. Kabalıktan ve kötülükten sakın.” dedi.
“Hangi işte kolaylık ve yumuşaklık varsa o işi güzelleştirir. Kolaylık ve yumuşaklığın kendisinden çekilip çıkarıldığı her iş ise onu çirkinleştirir.”

Hz. Cerir’den (r.a.) rivayetle Aleyhisselam Efendimiz şöyle buyurdu:
“Kim yumuşak huyluluktan mahrum olursa iyilikten de mahrum olur.”

 

Hoş gör Sen.
Görenlere aşk olsun.

B. Şerife
Kuşlar konmuş sesinin tellerine, sanırsın bahar gelmiş.

    Mevlevî Kıyafetleri

    Önceki içerik

    Doğru Duruş

    Sonraki içerik

    Yorumlar

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir