Kültürel

Kanun

0

Bu yazı dizisinde sizlere Türk musikisinde kullanılan enstrümanlardan bahsedeceğim. Kanun ile başlamamın torpil olduğunu düşünenleriniz olabilir. Kabul ediyorum, kanunu, bendeki duygusal yerinden dolayı kayırdığım doğrudur. Heybetli görüntüsü ve görkemli sesiyle günümüz klasik Türk müziğinin vazgeçilmez bir parçası olarak kabul edilen kanun sazının bugünkü haline gelmesi aslında tarihsel süreçte biraz zaman aldı. Pek çok farklı coğrafyada birbirine benzer formlarda kanun ailesinden sayılabilecek birçok enstrüman mevcut olmakla birlikte bu detaylar bu yazının konusu olmayacak. Yine de kanun sazını Farabi’nin icat ettiğine dair rivayetler bulunduğunu söylemeden geçmiş olmayalım, fakat Farabi’nin el-Mûsîka’l-Kebîr adlı eserinde bu sazdan bahsetmemesi bu iddianın doğruluk ihtimalini oldukça düşürüyor.

Günümüzde kullanılan Kanun genellikle 26 perdeli olup perdelerin her birinde üçer tel bulunmaktadır. Bu tellerin boyu aşağıdan yukarıya doğru çıktıkça kısalır ve sesler de gittikçe tizleşir. Kaba yegâhtan tiz muhayyere 3,5 oktavlık bir ses aralığına sahip olan kanun sazında seslerin sıralı diziliminin çalışı oldukça kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Yani diğer bazı sazlardaki gibi perdelerin doğru yerini sizin bulmanız gerekmez, eğer kanunuzu düzgün akordladıysanız tüm perdeler emrinize amade olarak önünüzde durmaktadır. Bu saza kanun isminin verilmesinin sebebinin de bu durumdan kaynaklandığı söylenmekte. Bilindiği üzere el-kanun  (القانون) kelimesi Arapçada kural, kaide gibi manalara geliyor, bu kelimenin de kökeni eski Yunancada aynı anlamlara gelen kanon kelimesi. Dolayısıyla Türk müziğinin temel malzemesi olan perdeleri sırasıyla barındırdığından ötürü kanunun bu bağlamda diğer sazlar için de bir yol gösterici olduğu söylenebilir.

Batı müziğinin temelini oluşturan ve sesler arasını ikiye bölen tampere sistemden farklı olarak Türk Müziği makam sisteminde iki tam ses arası koma olarak adlandırdığımız 9 küçük mikrotonal parçaya bölünür. Kanun sazının da en önemli özelliklerinden biri bu aradaki koma sesleri duyurmaya yarayan mandal sisteminin bulunmasıdır. Mandallar gerektiğinde kaldırılıp indirilerek diyez ve bemoller miktarınca duyurulabilir. Bu metal mandal sistemi XIX. yüzyılda Kanuni Ömer Efendi tarafından eklenmiştir. Bunun öncesinde çok da rağbet görmeyen kanun neredeyse unutulmak üzereydi çünkü şu an mandallarla elde ettiğimiz koma sesleri mandallar yokken sol elin baş parmağıyla teller üzerine baskı uygulanarak elde ediliyordu. Bu da çalış pratikliğini oldukça engelleyen bir durumdu, buna bağlı olarak da tercih edilmeyen bir saz haline gelmişti. XIX. yüzyılda Kanuni Ömer Efendi ve sonrasında Kanuni Hacı Arif Bey ile kanun tekrar rağbet görmeye başladı. XIX. ve XX. yüzyıl başlarında özellikle hanımlar arasında da oldukça yaygın bir saz haline geldi.

Geleneksel olarak kanun dizler üzerine konularak sağ ve sol işaret parmaklarına takılan yüksük ve mızraplar yardımıyla icra edilir. Fakat son yıllarda mızrapsız ve 10 parmak kullanılarak ya da ayakta ve kanunu bir stand üzerine koyarak yapılan icralar da ortaya çıktı. Türk Dünyası, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da oldukça yaygın olarak kullanılan kanun hem parlak sesiyle hem de çok fazla teli olması sebebiyle her zaman dikkatleri üzerine çeken bir enstrüman olmuştur.

Ayçiçeği

Önceki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir