İstanbul’un sevdiğim özelliklerinden biri, nereye giderseniz gidin, her mahallesinde tarihi ve mimarisiyle ilgi çeken, birbirinden güzel camilerle karşılaşabiliyor olmaktır. Niyetine girerseniz gün içinde vakit namazlarının her birini farklı semtte, ihtişamlı selatin camilerinde ya da etkileyici bir mescitte kılmanız mümkündür.
Mesela öğlen namazında Üsküdar’da sizi karşılayan çifte sultan camilerinden birinde; Mihrimah Sultan’ın ya da Valide Gülnûş Sultan’ın misafiri olabilirsiniz. İşinizi, ziyaretinizi, alışverişinizi hallettikten sonra Beşiktaş’a ya da Karaköy’e geçmek keyifli bir vapur yolculuğu kadar yakındır.
Diyelim ki Galata Köprüsü’nü, Eminönü’nde göğe yükselen minareleri, Topkapı Sarayı’nı temaşa ederek Karaköy’e vasıl oldunuz. Burada İstanbul’un en eski ve ilgi çekici camilerinden birinde, Karaköy Yeraltı Camii yahut Kurşunlu Mahzen Camii’nde ikindi namazınızı eda edebilirsiniz. Yeraltı Camii’ne girdiğinizde başka camilerde görmeye alışık olduğunuz yüksek tavanlı aydınlık kubbeyi sakın aramayın. Burası adı üstünde yeraltı camisidir ve içeriye kot farkı yüzünden merdivenle inilir.
Girdiğinizde gün ışığını sonradan açılan pencerelerden alan alçak tavanlı loş bir ortam karşılar sizi. Düzgünce sıralanmış elli dört kolon çatıyı kapatan tonozları taşımakta ve etkileyici bir biçimde göze ve ruha hitap etmektedir. Tonoz; mimaride kemerlerin art arda gelmesiyle oluşturulan ve tavan örtüsü vazifesi gören bir inşaat şeklidir. Bu mimarî yapıyı Kapalıçarşı’da, tarihi binalarda görürüz çoğunlukla.
Osmanlı resmî kayıtlarında, Mahzen-î Sultanî diye yazılı olan bu camii, fetihten çok önce 580’li yıllarda Arap akınlarına karşı şehrin korunması için yapılan bir hisarmış esasında. Haliç’in girişini koruyan zincirin bir ucu burada bağlıymış. İstanbul fethedildikten sonra, sarnıç ve cephanelik olarak kullanılmış. On yedinci yüzyılda mahzenin içinde keşfedilen kabirlerin, 672 yılındaki Arap kuşatması sırasında şehid düşen üç sahabeye ait olduğuna inanılmakta.Camii içinde pirinç parmaklıkla korunan sandukaların başında yazdığına göre kabirleri 1750 yılında Şam’dan İstanbul’a gelen Şeyh Murat Efendizâde Şeyh Mehmet Efendi babasının gördüğü rüya üzerine keşfetmiş ve saraya bildirmiş. Yine aynı yazıdan burada medfun zatların,
Sahabe-i Kiramdan Amr bin el- As (r.a.), Vehb Bin Huşeyre (r.a.) ve Tebeu’t-tâbiîn’den Süfyân Bin Uyeyne (r.a.) olduklarını öğreniyoruz.
Camiinin kitabesinde 1750’lerde Köse Bahir Mustafa Paşa tarafından, mahzenin camiye dönüştürüldüğü ifade ediliyor. Kule şeklinde inşa edilen minaresi depremde yıkılınca Sultan I. Mahmut tarafından yenilenmiş.
Karaköy Yeraltı Camii günümüzde Eyüp Sultan’dan sonra İstanbul’da en fazla ziyaret edilen kutsal mekan olarak geçer kitaplarda. Siz de bir gününüzü ayırın ve bu uhrevî mabedi ziyaret edin. Payandaların arasından tevazuyla geçip, yeşil ışıkla aydınlatılmış sahabe makamında Efendimiz’e (s.a.s.) niyazda bulunun. Umulur ki niyazınız kabul, muhabbetiniz daim olur.
Yorumlar