Kültürel

Kelimeler, Çekmeceler

0

“Gadacığını alayım yavrucuğum.”

Woolf’un ses kaydını dinledim iki gün önce. Kelimelerden bahsediyordu. Yazarın içine kattıklarından çok, farkında olmadan bize kendi duygularımızı, düşüncelerimizi o kelimeye, “çekmece gibidir kelimeler” çekmeceye yüklemeyi öğretiyor. 

Bu cümle ile başladı hikaye. Aslında devamı da vardı. Neyse o bende kalsın. Gel gelelim  kelimeler için çekmece gibi demişti. Bir kelimenin içine hangi manayı yüklediysen o çekmecede o vardır. Çekmeceyi bir açarsın seni o mana karşılar.  Çok düşündüm üstünde. Hatta bir söyleşide profesör şöyle bir şey de söylemişti;  “Kelimelere yüklediğimiz manalar, bizim kendi acizliğimizden kaynaklanır.” Çekmeceler açıldı, kelimeler döküldü. Kelimelere renkli renkli kılıflar çizdim, giydirdim; sonra anlam yüklediklerimi tek tek yerleştirdim çekmecelere.  İşte o etrafa kelimelerin döküldüğü, çekmecelerin düzenlenmek için sırasını beklediği gün bir telefon geldi. Telefonda; “Gadacığını aldığım nasılsın iyi misin?”  sorusu ile Gada kelimesi düştü aklıma.

Gada ne ola? Gaga mı? Gıdı mı? Biz çocukken yumurtaya gagga derdi teyzem. Gagga mı?  Bunca zaman duyduğum kelime yabancı geldi. Meğer gada kelimesine hiç anlam yüklememişim. O an fark ettim. Öyle uzun bakıştık ki kelimeyle. İki yabancı gibi herkes köşesinden birbirini süzdü. Çekmeceme tepmiş bırakmışım. Çıkardım çekmeceden Gada kelimesini, üstünü başını şöyle bir çırpaladım, tozunu aldım. Ütüledim, katladım ama şimdi ne yapacaktım ki bu kelimeyle? Avuçlarıma yeni düşmüş bu kelime ile aile büyüklerimizi aradım. “Gadacığını alayım, ne iyi ettin de aradın.” “Yenge, hep gadamı alıyorsun da bu gada dediğin de  neyin nesi?”

“Günahların, dertlerin, kederlerin ve acıların hep benim olsun; yeter ki sen üzülme ağlama ve acı çekme ben senin yerine üzüleyim” demekmiş.  “Gadanı alam” veya “gadalarını alırım”  “gadacığını alayım” yada “gurban olduğum” “gözünü seveyim” demeye de gelirmiş. Kayseri’ye ait olduğu bilinse de Kırşehir, Nevşehir, Kahramanmaraş ve Konya halkının da günlük kullanımında rastlamak mümkün. Anadolu’ya has bir kelime yani.

İnsanın, kendi derdi kendine yeterken başkasının elemini, kederini sırtlanıp bölüşmek ancak Anadolu insanının temiz yüreğine yakışırdı zaten. Kelimelerin ruhu kuşlar gibidir. Konduğu yeri baharda seyran ettirir. Kelimeler ve çekmeceler dengede durduğunda hayat mayalanıyor bence. Empati kelimesinin yerine hemhal kelimesini kullanmış büyükler. Bazen de hemhal yerine insaf kelimesini. Tasnif, nısk kelime kökünden türemiş.  Yarı yara bölmek demekmiş. Bir Kerkük türküsü vardı birden o düştü aklıma;

“Yine gam yükünün kervanı geldi
Çekemem bu derdi de yavrum bölek seninle…”

Rukiye Ersoy
Her şey hikayeyken bizde kendi hikayemizin peşine düşmüş bir yolcuyuz.

Sadeddin Efendi Çeşme ve Sebili

Önceki içerik

Öfkeye Çare

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir