Dünyayı iyiliğin kurtaracağından zerrece şüphem yoktu. Gel gör ki Yemen yanıyor, Filistin, Suriye, Sudan yanıyor. Büsbütün sahrada yangın var demiş Salih Baba gazelinde. Bir yanım sarsılmaz inancıma karşı “Bizden olmayacak, kalbi kör insanların kapkara ruhlarından dünyayı kurtaramayacağız.” dese de bir şey oldu.
İşlerimi halletmek için bankaya gitmiştim. Ramazanın son günleri, iftarın da son saatleri. Sıcağında sahanda yumurta pişirtecek bir hava var. Sıra almış başını fizana gitmiş. Ara ki bulasın. Adı var kendisi yok. Bu sıra bana gelmez diyerekten diğer işlerimi halledeyim düşüncesi ile çıktım bankadan. Yarım saat sonra geri geldiğimde, sırayı çivi ile sabitlediklerine kani oldum. Çünkü giderken önümde elli kişi vardı. Baktım hala elli kişi var. Beynimde çanlar son ses kimin için çalıyordu bilemediğim o sırada bir kadın yaklaştı yanıma. Konuşmaya can atar gibi bir hali vardı. Benim ise bırak konuşmayı adım atacak mecalim kalmamış. Yarım ağız gülümseme ile içimden git başımdan diyorum ama bir yanımda bakalım altından ne çıkacak diye de merak ediyor. Kadın eli ile merdivendeki kızını gösterince, tamam dedim kesin sıramı isteyecek. -Bırak kadın derdini anlatsın, niyet okuyuculuğunun sırası mı?- Ve kadın söze girdi:
“Afedersiniz, şu merdivende oturan benim kızım. ‘Biz bunca saattir sıra bekliyoruz sıra gelmedi. Bu abla bizden sonra geldi. Kesin oruçtur. O nasıl bekleyecek oruç oruç?’ diye sizin için endişeleniyor.”
Bunu söyleyen kıza baktım. On ya da on iki yaşlarında… Usulca gülümseyip el salladım. Tüm üç noktalar art arda sıralanıp halaya dursa, tüm suskunluklar dünyanın etrafında depar atsa, o anı anlatamaz. Ve Salih Baba devam etti:
Kurulmuş Kerbela cengi yaman gavgada yangın var.
Dünyayı gönlü yüce evlatlar kurtaracak.
Olaylar arası geçiş ve çağrışım çok ilginç. Vurgular cok akıllıca yapılmış.
asdfghjklj çok iyi 😀