Kültürel

Rusçuklu Ömer

0

-Ömer! Hadi çember çevirmeye gidelim.

-Siz gidin. İşim var.

“Vatanı sen kurtaracaksın ya!” deyip hep bir ağızdan kahkaha atmaya başladı mahallenin çocukları. Rusçuk’un Arnavut kaldırımlarında koşarak uzaklaştılar. Ömer’in ise küçücük kalbinde, aklında çok sevdiği Rusçuk ve düşman hattından gelen toplardan başka bir şey yoktu.

1877-1878 Rus Muharebesi yeni patlak vermişti. Hani şu nam-ı diğer 93 Harbi dedikleri. Tuna Nehri’nin ardından Ruslar çok sevdiği kasabasını toplarla acımasızca döverken o nasıl çember çevirsin, nasıl gülsün, nasıl oynasındı?

Her gün yaptığı gibi var gücüyle atışları izleyebileceği bir tepeye çıktı. Ucuna oturdu. Dizlerini kendine doğru çekip kollarını dizlerinin önünde bağladı. Osmanlı topçusunun, Rusların ikmal kuvvetlerine yaptığı top atışlarını izlemeye koyuldu. Bir taraftan seyrediyor bir taraftan da boşa atılan her Osmanlı atışına sinirleniyor, içi içini yiyordu.

Gün, akşama dönünce evin yolunu tuttu. Nâfia müdürü olan babasına bütün gün izlediği atışları hem hiddetlenerek hem de gözyaşları içinde anlattı. Bizim askerimiz nasıl Rusları vuramaz, dertlenmişti bir kere.

Ömer’in en önemli işi olmuştu tepeye çıkıp bütün gün atışları izlemek. Akşam eve gelince de babasına dert yanmak ile geçince günler, babası Ömer’i Rusçuk kalesine, kale komutanının yanına çıkartmakta buldu çareyi.

-Kumandan efendi! Oğlum sizden şikayetçi.

-Hayrolsun inşallah?

Ömer daha fazla dayanamayıp atladı söze.

-Hepinizden şikayetçiyim. Bir haftadır şu tepeden sizi izliyorum. Yüzlerce top attınız bir tane Rus treni vuramadınız. Nasıl vuramazsınız?!

Meğerse, ordunun içinde alaylılar ve mektepliler diye ikilik çıkmış. Alaylılar askeriyenin içinde yetişmiş eski askerler olunca mekteplilere sıra vermezlermiş. Ömer’in bu derdi ile mesele ayyuka çıkıp çözülmüş, büyük bir sorunun önüne geçilmiş. Rus trenleri hiç firesiz vurulmaya başlanınca Ömer’in adına bir de yemek verilmiş.

“Bir biz vardık cihanda, bir de küffar!”Cemil Meriç

Dillerde ağıt, gözlerde yaş. Ah Rumeli ah!.. Bir buçuk yıllık direnişin ardından ağıtlar arasında Rusçuk düşünce muhacirler payitahta göç etmeye başladı. O senenin mayıs ayında Ayasofya Camii’nde göçle gelenlerden oluşan 20.000 kişi kalmaktaydı. Cümle mazlumların kapısıydı, gelene kol kanat geren Osmanlı. İşte o göç kafilelerinin içinde bizim Ömer de vardı. Çok sevdiği Rusçuk’unu küffar eline bırakmanın kahrı ile ayakları çamur içinde olsa ne, gönlü memleketinden ayrı kalmanın kahrı içine düşmüştü bir kere. Bu kadar acının arasında yüreğinde uyanan çerağ gözlerine yansımıştı. Gözleri ateş parçası, dokunsan cihanı tek seferde yakacakmış gibi. İstanbul’un kapısından girerken bir ahd etmişti. Ben asker olacağım.

“Andolsun gökyüzüne ve gece çakıp görünene! O, gece çakıp görünen nedir bilir misin? Karanlığı delen yıldızdır.”(Tarık, 86/1-3)

-Sancakların arasında öyle bir sancak var ki, biz onun yoluna serden geçmişiz. Ukab sancağı dalgalanırken dört nala koşan atlılarımızın ellerinde; tepeler, nehirler, çöller, sınırlar aşmışız biz. Garbın en uzak noktasına gitmeye ahd u peyman etmişiz. Budin sırtlarında Peygamberimizin kartalı olmaya, O’nun (s.a.s.) aslanı olanların yolunda ölmeye yemin etmişiz. Hz. Ali’nin aslanları olmaya and içmişiz biz.

Siz kimsiniz?

-Ben Malkoçoğlu Bali Bey. Garib yiğitlerimle birlikte Tuna’nın ve sancağın bekçileriyiz biz. Bir yeminin peşindeyiz biz. Kızıl Elma’nın peşindeyiz biz. Sancağı, Yavuz Selim Han’dan devraldık. Bizden sonra gelecek olan Ömer Fahrettin Paşa’ya devredene kadar biz buradayız.

Ömer Fahrettin Paşa da kim?

-Hani Rusçuk düşünce asker olmaya yemin eden 10 yaşındaki çocuk vardı ya, işte o. O çocuk, ben Malkoçoğlu Bali Bey’in öz be öz anne tarafından torunudur.

Aslı aslına, nesli nesline Hûû…

-Tarihi tekrar yazmaya and içmiş çocuk, bizi tekrar tanıyarak yüreği ürperen çocuk, aslını bul ve sakın unutma. Beşik sallayan dünyayı sallar ve her destan bir çocukla başlar!

Mucizat-ı Muhammediye ile inşallah zafer ehl-i İslam’ındır. Hatrı şerifleriniz hoş ola…

Rukiye Ersoy
Her şey hikayeyken bizde kendi hikayemizin peşine düşmüş bir yolcuyuz.

Nurun Tasviri

Önceki içerik

Dil Yarası

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir