Kültürel

Rüstem Paşa Camii

1

İzlediğim bir belgeselde İstanbul’daki Rüstem Paşa Camii’nin Avrupa’nın en güzel camisi olarak değerlendirildiğini gördüm. Her biri ayrı bir şaheser olan camilerle bezeli bu şehirde çoğu İstanbullunun yerini şıp diye bilemeyeceği bir caminin  böyle bir dereceye girmesi ilginç geldi bana. Biraz araştırdım ve Rüstem Paşa Camii’nin gerçekten 2003 yılında bir Amerikan dergisinde Avrupa’daki en güzel tarihî cami kabul edildiğini okudum. İstanbul’da yaşayan ve ezan sesine duyarlı biri olarak bu camiye yolumun hiç düşmediğini fark edince caminin tarihi ve estetik özelliklerini öğrenip Kubbe’de paylaşmak istedim.

Tahtakale’de Rüstempaşa Mahallesi, Hasırcılar Caddesi üzerinde doksan numarada bulunan cami, Kanunî Sultan Süley­man’ın kızı Mihrimah Sultan’ın kocası Sadrazam Rüstem Paşa adına yaptırılmıştır. Rüstem Paşa 1561 yılında vefat edince, Kanuni Sultan Süleyman damadı için bir cami yaptırılması fermanını vermiş; inşası için de Mimar Sinan vazifelendirilmiş. Sinan; cami için daha önce Halil Efendi Mescidi veya Kenise (Kilise) Mescidi olarak bilinen yeri seçmiş. Burası çukurda kaldığı için altına yapılan dükkânlar  ve ardiyelerle bir temel oluşturulmuş. Rüstem Paşa Camii, altında dükkanlar ve depolar bulunan iki katlı yapısıyla Sinan camileri içinde öne çıkmakta. Aynı zamanda alt katındaki Büyük Çukur Han ve Küçük Çukur Han’daki dükkânlar bölgedeki baş döndüren alışveriş ve ticaretin merkezi halinde.

Tahmini olarak 1564’de tamamlandığı kabul edilen caminin dışardan sade bir görünüme sahip olması, eleştiriler almasına neden olmuş. Bunun üzerine Mimar Sinan, dışarıdaki sade görünümü koruyup, iç bölümü İznik çinileriyle tezyin ederek muhteşem güzellikte bir cami ortaya çıkarmış.

Sokullu Camii ve Azapkapı Camii’nde Mimar Sinan’ın yarattığı uyumlu estetik Rüstem Paşa Camii’nde İznik çinilerinin güzelliği ve tezyinatının harikuladeliği ile kendini göstermiş. İç bölümde son cemaat yerinin duvarları, kubbe ve sütunları, desen ve teknik bakımdan dönemin en gelişmiş ve en güzel İznik çinileriyle kaplanmış. İznik çinileri değdiği her yerde olduğu gibi burayı da bir şahesere  çevirmiş.

Biraz da adına fermanla camii yaptırılacak kadar kıymet verilen Rüstem Paşa’dan bahsedecek olursak; Hırvatistan kökenli olduğu, kabiliyeti ve aklı sayesinde sarayda yükselme fırsatı bulduğu söyleniyor. Kendisi aralıklarla yaklaşık on beş yıl Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamlığını yapmış; tedbirli, zeki ve ileri görüşlü bir devlet adamı. Zamanında hazineye büyük gelir sağlayacak kararlara imza atmış. Kayıtlara geçmiş variyetiyle en zengin Osmanlı yöneticilerinden biri olduğu da biliniyor.

Tarihçilerin kendisine “Kehle-i İkbal” (İkbal Biti) dedikleri Rüstem Paşa’nın, bu ismi nasıl aldığı da ilginçtir. Padişaha damat olması söz konusu olunca Rüstem Paşa’yı çekemeyen rakipleri onun cüzzamlı olduğu dedikodusunu yaymışlar. Bunun üzerine hassa hekimleri bu söylentinin doğruluk payını araştırmış. Muayene sırasında gömleğinde bir bit bulunmuş. O günlerdeki tıp bilgisine ve halk inanışına göre bir cüzzamlının üzerinde bit barınamadığı kabul edildiği için gömleğindeki bit, cüzzamlı olmadığına delil olarak kabul edilerek Mihrimah Sultan’la evlenmesine izin verilmiş.

Rüstem Paşa kurduğu vakıflarla Hırvatistan, Macaristan, Balkanlar, Rumeli, İstanbul, Anadolu, Mısır, Medine ve Kudüs olmak üzere ülkenin farklı coğrafyalarında birçok hayır eseri yaptırmış. Kabri, Şehzade Camii haziresindeki türbede bulunmaktadır.

Rüstem Paşa Camii günümüzde minaresinden yükselen uhrevi davetle, etrafındaki muhteşem camilerin ve şehrin ticari kalbinin ortasında, Yaratan’a duyduğumuz saygıyı bize hatırlatmaya devam ediyor. Ahdimizi tazelememiz, kulluğumuzu hatırlamamız için.

Hayriye
Üniversite için geldiği İstanbul’da yaşaya kalan bir Sivaslı. Bir çift kirazın anneannesi. Hikaye anlatmayı, yazmayı, okumayı, gezmeyi sever.

    A Hidden Life (Gizli Bir Yaşam)

    Önceki içerik

    Sıcak Bir Gün

    Sonraki içerik

    1 Yorum

    1. Görmek istedim şimdi.

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir