Kültürel

Senede Bir Gün

1

Keşefe’d-dücâ bi cemâlihî, Sallû aleyhi ve âlihî
“Cemaliyle karanlıkları aydınlattı O. O’na ve âline salât ediniz.”

Yukarıdaki levhada Mehmed Hulusi Efendi’nin kaleminden celî ta’lik hatla yazılmış olan Arapça ibareye bakıyoruz. Sultan Ahmed Camii’nde bulunan bu levhanın 1935 yılında Ayasofya Camii’nden getirtildiği nakledilir.

İnsanlığın efendisi, âlemlerin sultânı sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) dünyayı teşrifiyle kâinatta adeta bir devrim oldu. O’nun nuruyla karanlıklar aydınlandı, bir çok hadise vuku buldu. Bununla ilgili Yunus Emre nutk-ı şerifinde şöyle söyler:

Âlemler nura gark oldu
Muhammed doğduğu gece
Mü’min münafık fark oldu
Muhammed doğduğu gece
*
Hep susuzlar suya kandı
Muhammed doğduğu gece

Dünya ve kâinat nasıl bir âlemse her insan da kendine münhasır bir âlem olarak yaratılmıştır. Ümmet-i Muhammed olmanın güzelliğiyle fıtratımız ezelden Efendimiz’in nuruyla nurlanmıştır. Biz gaflet ya da günahla bu nuru örteriz. Fakat samimi bir tövbeyle uyanıp Rabbi’ne rucû eden insanda o nur tekrar uyanır, âlemi de nurla donanırmış.

Hz. Muhammed’in (s.a.s.) doğduğu gece putlar devrildi. Tıpkı Allah’tan gayrı her şeyi gönlüne koymuş ve bundan tövbesiyle arınan insanın içinde Muhammedî nurun uyanması gibi. O gece Efendimiz’in teşrifiyle nurundan mecusilerin -ateşe tapanların- bin yıldır yanmakta olan ateşlerinin sönmesi vuku bulmuştur. Tıpkı günaha dalmış; kinin, gadabın, hırsın, şehvetin, hasedin ateşiyle yanan kişinin tövbe etmesiyle temizlenip içindeki Muhammedî nurun ortaya çıkması ve  nefis ateşini söndürmesi gibi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) sadece dünyayı teşrif etmemiş aynı zamanda nuruyla ve ahlakıyla temizlenen, arınan insanın sadrına da doğmuştur.

Şimdi göreceğimiz, Yesârizâde Mustafa İzzet Efendi’nin kaleminden celî ta’lik hatla yazılmış olan “Şefâat Yâ Nebiyyallâh” sözü yakarış niteliğindeki bir dua ibaresidir.

Efendimiz’in (s.a.s.) âlemlere gönderilişiyle nice dertliler deva bulur, sıla hasreti çekenler vuslata erermiş. İnsan, kendisine bahşedilen nurun günahla örtülmesiyle Resulullah’tan (s.a.s.) uzak kalır, böylece gurbet diyarının hasretiyle harareti artarmış. Tövbe edip affolunan insan ise Efendimiz’e yakın olmanın sevgisini kana kana içermiş.

O’nunla (s.a.s.) karanlıklar aydınlandı. Cahiliye devrinde diri diri toprağa gömülen kız çocuklarının kaderi değişti. Kıymetlendiler. Sevgiyle, hürmetle ziynetlendirildiler. Nice güzellere ana oldular, nice sultanları yetiştirdiler.

Aşıkların Kadir gecesi olarak bilinen Mevlid Kandili senede bir gün Efendimiz’in (s.a.s.) dünyaya teşrifini kutladığımız, neşelendiğimiz, ümmetle birlikte tevhid olduğumuz kıymetli bir vakittir.

Allahu Teala, Habibi’ne hürmet edenleri sevdi, sevdirdi, sevindirdi. Efendimiz’i seven, yaşamın her alanında ümmet bilincinde olan insanlar  Resulullah ile nasıl güzel tanışırız, seviliriz, sevdiririz gayesiyle O’nu (s.a.s.) hep hayatın içinde tutarlar. Bu irfan mektebinde öğrendiklerini nesilden nesile aktararak geleceğe tohum ekerler. Geçmişten günümüze bıraktıkları miras, kökleri sağlam abidevi birer ağaç olur.

Gelin ism-i nebinin muazzam hüsn-i hattına bakarken, âlemlere rahmet Efendimiz’e salat u selamlarımızı da yollayalım. Vesselam.

Şefik Bey’in kaleminden h.1286 tarihli celi sülüs hatla yazılmış Efendimiz’in ismi şerifleri

Kapak fotoğrafı: Süleyman Berk.

B. Şerife
Kuşlar konmuş sesinin tellerine, sanırsın bahar gelmiş.

    1 Yorum

    1. Yüreğinize sağlık 🌹

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir