Geçen yazımızda Divriği Ulu Camii’ni anlatmış, ve Sivas’taki diğer tarihî camilerden ve şehrin manevi büyüklerinden bahsetmeyi bu yazıya bırakmıştık.
Sivas, Selçuklular’ın parlak zamanlarından günümüze gelebilen bir çok şaheseri ziyaret edebileceğiniz bir şehir. Bu kadim şehrin dokusuna hakim olan yapıyı en iyi hissedebileceğiniz yer Ulu Camii. İhtişamını sadeliğinden alan Ulu Camii, Anadolu’nun en eski camilerinden. Danişmendliler döneminde yapılmış. Danişmendli Beyliği 1178 yılında Selçuklu Devletine bağlanmış olsa da yaşadıkları coğrafyayı eserleriyle süslemeye yüzyılın sonuna kadar devam etmişler. Kayseri Ulu Camii, Tokat (Niksar) Ulu Camii de Danişmendlere ait eserlerden.
Sivas Ulu Camii’nin kitabesine baktığımızda H. 593 (1196-97 ) yıllarında Kutbettin Melekşah saltanatı zamanında İbrahim oğlu Kızılarslan tarafından Kul Ahi’ye yaptırıldığını görüyoruz. Cami, dikdörtgen planlı geniş iç mekanı, üç ayrı yönden girişi ve avlusuyla cami mimarisinin gelişmesinde önemli bir eser kabul ediliyor. İnşa edildiği dönemde kubbe fikri henüz oluşmadığı için üzeri düz ahşap bir çatıyla kapatılmış. İbadet alanında sivri kemerlerle bağlı kesme taş sütunlar iç mekana görkem ve genişlik veriyor. Özgün mihrapta bulunan ancak zamana yenik düşen Selçuklu nakışı dışında caminin minberinde sütunlarında ve kapısında süslemeye rastlanmıyor. Bu sadelik ve tevazunun caminin uhrevi etkisini de büyük ölçüde artırdığını söyleyebiliriz.
13.yüzyılda inşa edilen minaresi ince bir işçilikle tuğladan örülmüş ve firuze renkli iki sıra tuğlayla geometrik desenler işlenmiş.
Bir rivayete göre, Ulu Cami’nin inşaatına ilk önce farklı bir yerde başlanmış. Ancak kırk gün boyunca, gündüz taşınan malzeme geceden sabaha caminin şimdiki yerinde bulunmuş. Sonunda ihtiyar bir zat caminin mevcut yere yapılmasını söyleyip kaybolmuş. Cami, Hızır (a.s.) olduğu rivayet edilen zatın söylediği mahalle inşa edilmiş ve bu zatın görüldüğü yerde bulunan direk Hızır direği olarak isimlendirilmiş.
Ulu Camii yüzyılların yorgunluğunu, Sivas’ın gönül erlerinden Şeyh İhramcızade İsmail Hakkı Toprak’ın himmeti, hizmeti ve halkın yardımıyla 1955’te üzerinden atmış. Nakşibendî tarikatının Halidiyye kolu mürşitlerinden olan İhramcızâde İsmail Hakkı Efendi Sivas’ın gönül sultanlarından biri. Etrafına iyilik ve güzelliği tavsiye eden bir Allah dostu. Sivas’ta “Efendi Hazretleri” olarak tanınan ve bereketli ömrünü İslam’a hizmetle tamamlayan İsmail Hakkı Efendi onarımında bizzat çalıştığı Ulu Cami’nin bahçesinde medfun.
Sivas’ın manevi sahiplerinden birisi de Şemşî Sivasî Hazretleri. Halveti tarikatının Şemsiyye kolunu kurmuş olan ve ömrünü Allah yolunda ilme, irşada vakfeden; din, devlet, millet bütünlüğü için dönemin padişahı III. Mehmet’le ileri yaşında sefere katılan bir velî kendisi. Gönüllere nakşolan nutk-i şerifinde şöyle buyurur Hazreti Şems;
Vâsıl olmaz kimse Hakk’a cümleden dûr olmadan
Kenz açılmaz bir gönülde tâ ki pür-nûr olmadan
Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ide Hakk
Pâdişâh konmaz sarâya hâne ma’mûr olmadan
“Mûtû kable en temûtu” sırrını fehm eyleyen
Haşr u neşri gördü bunda nefha-i sûr olmadan
Mest olanların kelâmı kendinden gelmez velî
Pes “Ene’l Hakk” nice söyler kişi Mansûr olmadan
Hakk cemâlin ka’besini kıldı âşıklar tavâf
Yerde Ka’be gökyüzünde Beyt-i Ma’mûr olmadan
Mest olup mestâne geldim tâ ezelden tâ ebed
İçdiler aşkın şarâbın âb-ı engûr olmadan
Bir acâib derde düşmüş Şemsî yanıyor müdâm
Hakk’a makbûl olmak ister halka menfûr olmadan
Büyüklerimiz bir beldeye gidince oradaki manevî makam sahiplerini ziyaret etmeyi tavsiye ederler. İçinde bulunduğumuz pandemi günlerinde zorunluluk haricinde bir yere gidip gelmek pek mümkün görünmüyor. O vakit tarihî bir camiyi anlattığımız bu yazıyla Şemsî Sivasî Hazretlerini, İhrâmcızâde İsmail Hakkı Efendi’yi ve bu kısa metne sığmayacak diğer büyükleri ziyaret etmiş olalım. Şemsî Sivasî Hazretleri’nin nutk-i şerifinde işaret ettiği gibi kalbimizi riya, kibir, hased, kin, gadab, cimrilik gibi kötü hislerden temizleyip gönül-hanemizi mamur kılalım. İnşallah…
Fotoğraflar, T.C. Kültür Bakanlığı Portalından alınmıştır.
Memleketimizde ne güzellikler var farkında değiliz teşekkürler…