Akşamın ayazı bıçak gibi kesiyordu. Sokak lambaları yeni yeni ışıklanıyordu. Kaldırımın kenarında yere serdiği yaygının üstünde maydanoz, taze soğan, pekmez, nar ekşisi, afyon, haşhaş sürtmesi satarken tanıştık. Yanında bir eski pazar arabası, başında ise iki müşterisi vardı. Selam verip dahil olduk alışverişe.
-Adın nedir teyze, dedim.
-Sultan, dedi.
Müşterileri araya girdi;
-Soğuk Sultan de sen.
Söyleyen amca ile göz göze geldik. Neden der gibi baktım.
-..
-Bak, kar yağıyor. Ayaz indi. Sultan helalinden ekmek davası peşinde. Öte beri satıp eve anca öyle gidecek. Sen ben bu soğukta sıcak evimizde otururuz.
Sultan teyze araya girdi:
-Ya aa! (Denizli yöresinde hayır manasında kullanılır.) Ben soğuk biri miyim, bak müşterilerimle gardeş gibi oldum? Her geçen tanır gari bizi. Bizim meskenimiz bu kaldırım, dükkanımız şu pazar arabası. Bakma gızım sen Engin’in dediğine. Sen Sultan de bene. Şükrü bilmeyene guru ekmek bile verilmez. Çok şükür bu günümüze.
-..
Yorumlar