Kültürel

Tekne Orucu

0

Tepeden koşup gelen çocuklar avazları çıktığı kadar bağırdılar.

“Müjdemizi isteriz! Müjdemizi isteriz!”

Fırıncı omzundaki beyaz havluya alnının terini sildi. Tüm esnaf kapılarda müjdeli haberi karşılamak için bekliyor. Nefes nefese kalmış iki çocuktan biri “Müjdemizi vermezseniz söylemeyiz” diye yan yan gülümsedi. Pamuk eller cepte, ne varsa onu çıkarttılar. Kimi akide şekeri, kimi kuruşluk, kimi tezgahından bir nevale. Toplanan ganimetten memnun olan diğeri “Ay göründü” dedi heyecanla, “Ay göründü”.

Ramazan’ı muştulayan iki kafadar ertesi gün ellerinde bütün gece hazırladıkları levhaları ile fırıncının önünde belirdi.

“Sahibinden satılık tertemiz tekne orucu.”

Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan mahyalarıyla telli duvaklarını çoktan takınmıştı camiler. Karagöz ile Hacivat bile bu ayda mukabele telaşından didişmeyi bırakır diyordu Bakkal Arif.

Nihayet top patladı nidalarının yükseleceği, iftar heyecanın, sahur telaşının, zimem defterinin, tekne orucunun, enderun teravihlerinin, diş kiralarının zamanı gelmişti. Gözlerin dakika dakika saat kovalayacağı, çocuklara fazlaca koşuşturmaca katacak baharımız gelmişti.

Rukiye Ersoy
Her şey hikayeyken bizde kendi hikayemizin peşine düşmüş bir yolcuyuz.

Anı Allah ile Yaşamak

Önceki içerik

Külhan Celal

Sonraki içerik

Yorumlar

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir