Değişen mevsime dair tüm ayrıntıyı hissetmek kuşkusuz yüce Allah’ın bize sunduğu bir lütuf. Güne üşüyerek başladığımız bu günlerde ise sonbaharın büyüsüne kapılıp ne giyeceğimize şaşırmak da mevsimin şanından olsa gerek. Hazır annelerimizin ‘’hırkanı giy’’ diye peşimizden koşturduğu günlerdeyken, biraz dış giyim konuşalım istiyorum.
Sonbahar modası dediğimiz an karşımıza çıkan ilk parça; moda dünyasının vazgeçilmez ısrarlarından biri olan “trenchcoat” tur. Geçmişi çok eskilere dayanan trençkot aslında I. Dünya Savaşında İngiliz askerlerinin giydiği su geçirmeyen subay kostümleriydi.
Askeri ekipmanların taşınabilmesi için cepler, rütbelerin asılabilmesine uygun askılar, hatta ihtiyaç dahilinde battaniye olarak kullanılabilmesi için çıkarılabilir astar dahi eklenmişti. Dönemin askerlerinin bir çok ihtiyacına yönelik ayrıntılar taşıyordu. Belki kullanım rahatlığı belki de askeri tanınırlığın cazibesinden dolayı savaş sonrası askerler trençkotlarını giymeye devam etti. Ardından Hollywood ve moda dünyasının vazgeçilmezlerinden oldu.
Aquascutum ve Burberry, trençkotu modaya kazandıran iki büyük marka olarak bilinir. 1870’lerde Thomas Burberry’nin gabardin dokumayı keşfetmesi ile birlikte asker kostümü olmanın dışına çıkan trençkotlar zamanla daha kullanışlı hale geldi. Bu iki büyük markanın trençkotları çok pahalı olduğundan herkesin ulaşabildiği giyim parçaları değildi. Zamanla farklı markaların üretimiyle yaygınlaşsa da, ikonik Burberry deseniyle astarlanan trençkotlar halen daha popülerliğini korumakta. Yıllardır aynı modeli sadece birkaç farklı yenilik ile bize sunan büyük markaların modaya ne kadar büyük katkı sağladıklarını her sezon görmekteyiz.
Moda otoritesi her dönem neyi üretmeye uygunsa ve o dönem insanlarının neye odaklanmasının uygun olduğunu düşünüyorsa onu popülerleştiriyor. Kendi kabul gördüğü giyim algısını herkese kabul ettirmeye çalışıyor. İşini sanat ve modernleşmeye yaslayarak çoğu zaman insanları tek tip olmaya zorlar. Bir dönemin İngiliz asker kostümü olan trençkotun hala modanın vazgeçilmezi olduğunu kabul ediyor olmak, kendi kültürümüzle olan bağımızı unutmamızın bir sonucu olsa gerek.
Şekil olarak ele alacak olursak trençkot kruvaze kesimli, düğmeli, geniş yakalı, beli kuşaklı, suya dayanıklı kumaşlarla hazırlanmış uzun kollu bir dış giyim parçasıdır. Başlarda bej ve kahverengi tonlarında üretilse de zamanla bir çok rengi hazırlanmıştır. Hem erkek, hem kadınlar tarafından tercih edilebilir. Kaliteli bir trençkot zamansızdır, her dönem kullanılabilir. Yıllar içinde farklı kumaşlar ve farklı kalıplarla yenilenen trençkotların kullanımı rahattır ve kombinlenebilmesi kolaydır. Sabah işe giderken gömleğin üzerine, okula giderken kot pantolon ve spor ayakkabıyla rahatlıkla giyilebilir. Bayanlar şık bir elbisenin üzerine stiletto ile, erkeklerse takım elbise ile birlikte çok kolay kombinleyebilirler.
Aslında trençkot eskiden beri bildiğimiz pardösünün ikonikleşmiş bir modelidir. Orjinalinde boyu uzun olan trençkotlar daha şık yahut resmi bir görünüm isteyenler için idealdir. Şehir hayatının koşturmacasına ayak uydurabilecek kadar rahat kalıptadır. Tüm bunları bir kenara bırakıp kendi tarzımı kendim belirlerim duruşunda iseniz, trençkotun şaşalı dosyasını kapatıp kendi tarzınızı oluşturabilirsiniz.
Modanın ihtiyacımızı gözettiğini iddia ederek her mevsim kapımızı çaldığı bir gerçektir. Zamansız parçalarla onu yönlendirmekse bizim elimizdedir.
Yorumlar