Musikide meşk usulü ve şifahi, sözlü aktarımın öneminden bir önceki yazımızda bahsetmiştik. Peki hiç mi yazılı eserimiz yok! dediğinizi duyar gibiyim. Musiki alanında elbette yazılı eserlerimiz var. Bu yazıda musiki nazariyat kitaplarının genel adı olan edvarlardan bahsedeceğiz.
Musiki literatüründe nazariyat kelimesi müzik teorisi manasında kullanılmaktadır. Edvar ifadesi ise ilk kez XIII. yüzyılda dönemin en iyi müzik kuramcısı kabul edilen Safiyüddin Abdülmü’min el Urmevi tarafından kullanılmış. Musiki nazariyatının en önemli eserlerinden olan Kitabül Edvar isimli eser Safiyüddin el-Urmevi tarafından yazıldıktan sonra ardı sıra 6 asır boyunca yazılan bütün nazariyat kitapları edvar olarak isimlendirilmiş.
Edvar kelimesi daire anlamına gelen devr kelimesinin çoğuludur ve devirler, daireler manasına gelir. Safiyüddin el Urmevi eserinde, müzik sistemlerinin temelini oluşturan ve günümüzde makam ve usul olarak adlandırdığımız sistemleri daireler üzerinde göstermiş, tabiri caizse grafikleştirerek dahiyane bir somutlaştırma yapmıştır.
Peki, Safiyüddin neden lineer değil de dairesel bir sistem kullanmış? Bu dairelerin nasıl bir mantıkla oluşturulduğunu incelediğimizde şunu görüyoruz: Bizim bugün makam olarak isimlendirdiğimiz yapı, o gün henüz bu şekilde kavramsallaştırılmamıştı. Bugün Rast, Uşşak, Segah vb. olarak adlandırdığımız makam isimleri yerine 1. devir, 2. devir gibi bir kavramsallaştırma yapılmış. Öncelikle başlangıç notasından bir oktav ilerlediğimizde tekrar aynı notaya gelindiği için daireler çizmiş, daha sonra bu daireler üzerine perdeleri ebced notası dediğimiz Arap harfleriyle yerleştirmiş. Ve her devirde kullanılan sesleri daire üzerinde işaretlemiş.
Edvar kitaplarına baktığımızda ilk karşımıza çıkan şeyin sesin yapısı olduğunu görüyoruz. Safiyüddin öncelikle sesin tarifini yapmış ve sesi nağme olarak adlandırmış. Nağme bu kitaplarda nota demektir. Nağmenin o dönemki karşılığıyla bu dönemki karşılığının farklı olması sebebiyle okurken bu hususta dikkatli olmak gerekir. Safiyüddin nağmeyi şu şekilde tanımlamış: Nağme, bir zaman içerisinde tiz ve pes taraf üzerinde duran ve insanın hoşlandığı veya kulağa hoş gelen sestir.
Musikişinaslar bir tel almışlar ve belli noktalarına bası yapıldığında çıkan farklı seslerden kulağa hoş gelenleri tespit etmişler. Perdeleri tespit ettikten sonra bunları gruplayarak kullanmaya başlamışlar, bugün makam oluşturmak için kullandığımız 4’lü 5’li grupları ve oktavı bulmuşlar. 4’lüye 1. tabaka 5’liye 2. tabaka ismi verilmiş. 1. tabaka ve 2. tabakanın birleşimiyle de devir adı verilen bugün dizi dediğimiz şey oluşturulmuş. Ama bunların nasıl seyrettiğiyle ilgili bir bilgimiz olmadığı için doğrudan bugün kullandığımız makam sisteminin karşılığıdır diyemiyoruz. 4’lü ve 5’li aralıklar üzerinden gidilerek uyumlu ve uyumsuz sesler tanımlanmış, kulağa hoş gelen uyumlu sesler mülayim, hoş gelmeyen uyumsuz sesler de mütenafir olarak adlandırılmış. Daha sonra da önce makam sonra usul devirleri detaylarıyla tarif edilmiş.
Cümle mevcudatın deveranda olduğunu, hareket ettiğini, devransız ve devr-i daimsiz hiçbir mahluk olmadığını düşündüğümüzde, bütün bir musiki nazariyatını da bu devr-i daimle sistemleştiren Safiyüddin el-Urmevi’nin dehasından etkilenmemek elde değil. Safiyüddin’in açtığı bu yolda, ilerleyen zamanlarda musikişinaslar tarafından pek çok edvar yani kuram kitabı yazılmış. Lakin esasında uygulamaya dayalı olan musiki öğretimi için bu kitapların yeterli olduğunu söylemek pek de mümkün değil. İş yine dönüp dolaşıp bir üstaddan meşk etmeye geliyor. XV. yüzyılda ilk Türkçe edvarı yazan Hızır bin Abdullah’ın kendi ifadesiyle:
“İmdi sen dahi dilersen kim bu ilimden haberdar olasın, bir üstada hizmet eyle kim sen dahi üstaddan faide bulasın.”
Yine XV. yüzyıl edvar yazarlarından Seydi, aynı düşünceyi şu sözlerle ifade etmiş:
“Eğer bir kişi bu ilim bikünhi’l-hakikat (bütünüyle) bilmek istese gerektir kim bir üstâd-ı kâmile yetişe ve edeble önünde diz çöküp cidd ile (gayretle) öğrenmeğe meşgul ola tâ ki kendisi dahi üstâd-ı kâmil ola.”
Musiki ile ilgili bilmediğimiz ne kadar kıymetli bilgiler paylaşıyorsunuz. Vesilenizle biz de bilgi sahibi oluyoruz. Sağolun, varolun.