Yazar Günlerin, haftaların, ayların birbirini ışık hızıyla kovaladığı, başımızın bu çılgın hızdan döndüğü ve elimizden kayarcasına uçup gittiği takvimlerden zamanın zaman üstüne evla olduğu, her anın içinde sayısız bereketin olduğu o mübarek Ramazan ayı gönül hanelerimize geldi, kondu ve uçtu. Durup düşünmek, hayat penceresini usulca açıp olan bitene başka bir nazardan bakmak, her anı içimize çekerek evreni ve kendimizi seyretmek için bizlere bahşedilmiş bir hazineydi Ramazan ayı. Oruç tutarak geçirdiğimiz bu zaman diliminin bakiyesi olarak başka neleri tutabileceğimizi konuşmak istedim sizlerle birlikte.
Gönlü hoş tutmakla başlamak isterim önce. Hayatın olağan akışında bin bir çeşit his ve duygu gelir geçer kalbimize. Yaşadıklarımız ve deneyimlerimiz iz bırakır o sırça köşkte de biz bazen fark etmeyiz bile ne kadar derin olduğunu. Durup sormayız bile halini hatırını, ne yiyip ne içtiğini, gerçekten nasıl olduğunu. Kararmaya başlar, ayna islenir ve dahi yansıttığı da öyle pek içi açıcı olmaz. Hem kendinin hem etrafındakilerin gönlünü nahoş kılmaya kuvvetli bir aday olur. Hoş tutmaya bak kıymetli gönlünü ki yayılsın latiflikler her gönülde.
Söz tutmak ile devam edelim sözlerimize. Kâlûbelada verdiğin bir söz vardı hatırladın mı? İşte onu tutmaya gayret edelim ömrümüz el verdikçe. Oruçtaki gibi; sadece yemeyerek ve içmeyerek değil, gönül kırmayarak, her işimizde adaleti gözeterek, komşumuzu düşünerek ve bu idrak ile her işimizi görmeye çalışarak yerine getirelim bu sözümüzü. Büyüklerimizin yap dediğini yapıp yapma dediklerinden uzak durarak insan olduğumuzu hatırlatalım kendimize.
Son olarak el üstünde tutalım bize bahşedilen tüm nimetleri. Kıymet bilelim temiz havayı, taptaze meyveyi, dost ile içilen acı kahveyi, ailemizi, memleketimizi. Sadece kalbimizde kalmasın bu sevgi, dil ile de ifade edelim bu muhabbetimizi. Tıpkı bir iftar sofrasının etrafındaymışız da seven sevdiğini sevdiğine söyler gibi katlanarak çoğalsın güzellikler.
Aslında liste böyle uzayıp gider de biz burada birkaç hususa dikkat çekmek, her zamanki gibi değil de sadece Ramazan-ı Şerif’te kazandığımız özel bir muamele ile fark oluşturalım istedik. Yoksa çok kıymetli bir büyüğümüzün dediği gibi;
“Evladım, söylenecek tüm sözler söylendi.
Tutabilene aşk olsun!”
Yorumlar