Güncel

Üniversite Okumayana İş Miş Yok!

4

Ülkemizde üniversitede istediğimiz bölüme girebilmek için hırsla ve pes etmeden çalışmak gerekiyor. Çünkü ancak on iki yıllık eğitim hayatının sonunda gireceğimiz kapsamlı sınavdan iyi bir puan alabilirsek üniversiteli olabiliyoruz.

Evet gençler, normal şartlar altında hedefe yönelik istikrarlı bir çalışma yaptıysanız istediğiniz bölüme veya üniversiteye girebilirsiniz. Çok yüksek dereceler elde ettiyseniz vakıf üniversitelerinde burslu okuyabilirsiniz. Dahası Türkiye genelinde ilk 100’e girmek gibi bir çılgınlık da yaptıysanız alabileceğiniz burslar ile kimseye ihtiyaç duymadan hem okur hem de hayatınızı yaşarsınız.

Peki ya sonrası? Türkiye’de üniversite mezunu olmak ne yazık ki iş sahibi olabilmek için yeterli değil. Kendi sistematiği olan tıp, diş hekimliği vb. bölümlerde okumuyorsanız daha üniversitedeyken geleceğinizi siz planlamalısınız. Tabiri caizse işi kendiniz üretmeli ya da kendinizi “aranan eleman”  haline getirmelisiniz. Aksi takdirde üniversite bitince elinizde diplomanız ile döne döne iş arar, olmadı köşe başı beklersiniz.

Peki Amerika’da durum nasıl?

Aynı şekilde Amerikalı öğrenciler de on iki yıllık eğitim hayatlarının sonunda bir sınava giriyorlar. Aldıkları başarı puanına göre istedikleri bölüm ve üniversiteyi tercih edebiliyorlar. Tek bir farkla: Ortalama 20 bin dolar ödeyerek. Evet evet, yanlış duymadınız, 20 bin dolar! Devlet üniversitesi diye bir şey yok. Genel bir sınıflandırma yapacak olursak özel üniversiteler ve eyalet üniversiteleri var. Her ikisi de ücretli. Okumak istediğiniz bölüm ve üniversiteye göre fiyatlar kabaca 10 bin dolardan 40 bin dolara kadar değişebiliyor. “O kadar çalışıp sınavda bir başarı elde edeceğim, bir de üzerine para mı ödeyeceğim?” şeklinde düşünüyoruz değil mi?

Bu kadar parayı neden ödüyor bu insanlar, değer mi?

-Değer.

Amerika’da çok büyük bir tüketim toplumu var. Bu hepimizin bildiği bir gerçek. Ancak üretim de çok fazla. İkisi birbirini destekliyor, arz talep meselesi. Bunların neticesinde yapacak “çok fazla iş” var. İşsizlik oranı da buna paralel olarak düşük diyebiliriz. Öğrenciler üniversitenin son senesine geldiklerinde iş için başvurdukları yerlerden hemen teklif alıyorlar. Bu durumun farkında olan bankalar da öğrencilere rahatlıkla “Öğrenci Kredisi” dediğimiz yüksek meblağlarda borçlar verebiliyor. Öğrenci hayata borçla başlıyor ama üniversiteyi bitirdikten sonra iş bulacağı garantisi yazılı olmayan bir kural gibi olmuş artık. Kaldı ki daha bölümünü okurken belli başlı işlerde çalışıp para kazanabiliyor. Mutfakta çalışmak, garsonluk yapmak, reyon düzenlemek gibi part-time çalışabileceği birçok iş var. Zaten eylül ayı gibi üniversitelerin açılmasıyla neredeyse bütün büyük avm ve dükkanların kapısında “Now hiring!” yazısına rastlıyorsunuz. Türkçe meali “Eleman aranıyor!”. -Gerçi böyle yazınca pek havalı durmadı.
Eyvallah, işsizlik yok. Yaşasın her şey çok güzel. Öğrenci için durum böyle. Madalyonun diğer yüzünde olan devlet içinse durum oldukça farklı. “Öğrenci Kredisi” denilen borçlanma sistemi 2019 itibariyle 1.5 trilyon dolara ulaşmış.

Bu borçlanma sisteminde yaşanabilecek bir olumsuzluk ülke için pahalıya mâl olabilir. Riski somutlaştırmak adına hoşunuza gidecek(!) bir benzetme yapalım.
Bu borcu, derinin altındaki patlamak üzere olan ancak uç vermemiş bir sivilce gibi düşünebilirsiniz. Elinizi değseniz patlamasından korkarsınız. Dolayısıyla devlet için bu durum büyük risk taşıyor diyebiliriz. Bu yüzden bize sunulan bir haberi veya bilgiyi yorumlarken tek boyutlu düşünmek pek de âdil değil sanki.

Haftaya…

Bu çocuklar üniversiteyi kazanıyorlar, borçlanıyorlar, okuyorlar, çalışıyorlar sonra hemen iş buluyorlar dedik, buraya kadar güzel. Güzel de hem okumak hem çalışmak mümkün mü? Üniversite deyince insanın aklına hayatının en deli dolu, eğlenceli, faal ve sosyal zamanları gelir? Peki bunca yükle bu öğrenciler ne zaman sosyalleşecek ya Rabbi!

B. Göksoy
Amerika'dan bildiriyor.

    4 Yorum

    1. Amerika hakkinda cok fazla bilgi kirliligi var sanirim.merak edenler icin onemli buluyorum yazilrinizi. bekliyoruz devamini…

      1. Bakalım daha neler göreceğiz, takipte kalın 🙂

    2. Merakla bekliyoruz,teşekkür ederiz

      1. Rica ederim 🙂

    Yorum Yaz

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir