Önce şunu anlayalım: Amerikan rüyası nedir?
Zira “Amerikan Rüyası” bir sebep, “Yeşilkart” bir sonuçtur.
Maddi manevi rahatlığın ve bolluğun içinde bir hayat hüküm sürmeyi kim istemez ki? Cennet gibi! İşte bu ütopyanın slogan ismi “Amerikan Rüyası” ki bu imkanı sağlayan sloganın sahibi ülke de, ABD.
Arka planını, buralara nereden gelindiğini şimdilik bir başka yazıya bırakıp önümüzdeki resmi inceleyelim. İlk bakışta ne görüyoruz?
Kaynakların oluk oluk aktığı ve henüz aç gözlü insanlar tarafından sömürülmemiş koskoca bir toprak parçası var. İnsanlığın binlerce yıldır yaşadığı, ülkelerin kurulup yıkıldığı, tarihin o güne kadar ki emektar sahnesi; bugünkü dünya haritasının sağ tarafından apayrı, el değmemiş topraklar(!).
Keşfi heyecan uyandırıyor tabi. Gözleri kocaman büyümüş vaziyette ağzından sular akan bir grup insan bu topraklar üzerinde yeni bir ‘medeniyet’ şekillendirmeye başlıyor. Eski yorgun kıtalardan ve tarihten uzakta; yepyeni fırsatlarla dolu, bereketli bir dünya.
Tabi kaynakları kullanmayı becerememiş (!), medeniyetten uzak (!) yerlilerden arındırılıp ıslah edildikten sonra yeni dünyaya tüketecek ve bu sayede üretime katkı sağlayacak bir nüfus gerekiyor.
Gemilerle taşınan insanlar yetmemiş olsa gerek ki nüfusu artırma yolunda güzel bir slogan hazırlanıyor; Amerikan Rüyası! Eh bu rüyayı gerçeğe dönüştürecek somut araç da “Yeşilkart”.
Yeşilkart (greencard); ABD’nin seçme-seçilme hakkı dışındaki her türlü imkanından yararlanabileceğiniz bir kimlik kartı. İstediğiniz eyalette, gönlünüze göre bir evde ömrünüzün sonuna dek yaşamanızı sağlayan, çalışmanızın veya iş kurmanızın önündeki engelleri kaldıran bir “geçer kart”. Her yıl çekiliş ile başvuru yapanların içinden yalnızca yüzde birinin almaya hak kazandığı bir cennetin anahtarı adeta.
Amerika’nın uzun zamandır yaşadığı ve son on yıllarda Trump ile birlikte dünya gündeminde yankılarını daha fazla duyduğumuz göçmen problemlerine ve ırkçı-ayrımcı anlayışın sebep olduğu olaylara rağmen neden hala yeşilkart çekilişi devam ediyor? Çünkü resmi adıyla “DV Lottery” olarak bilinen bu çekiliş, Amerikan Rüyası’nı canlı tutuyor. Bu slogan süslü bir paket gibi adeta. ABD’yi dünya arenasında güçlü kılan bir çift sihirli sözcük. Demem o ki çekiliş sonucu, yüzde birlik kesime girebilmek için mücadele eden ve hayaller kuran insanlar ayakta tutuyor yenilmez ve büyük Amerika algısını.
Yeşilkart almak isteyen insanlar ekim-kasım aylarında başvuru yapıp, mart ayında yapılacak olan çekilişi bekliyorlar. Büyük hayaller ve umutlarla geçen 6 aylık heyecanlı bir bekleyiş. Amerika’ya taşınmaya ve orada yaşamaya dair videolar izleniyor, bloglar takip ediliyor, yazılar okunuyor. Çok yoğun bir çalışma yapılıyor anlayacağınız. Bunca tantana yukarıda bahsettiğimiz cennet gibi bir hayat için. Yeşilkart peşinde olanlar çok iyi bilir, bilmeyenler için söyleyeyim; bu kartı alabilmek için 20 yıldır çekilişe katılan insanlar var. 20 yıldır aynı hayaller, aynı beklentiler…
Uzun yıllar aynı hayallerle çekiliş bekleme muhabbeti bana hac kurasını hatırlatıyor. Hacca gidebilmek için bekleyen binlerce insan var. Yıllardır biriktirdiği parayı muhafaza etmeye çalışarak kuradan talihli olarak çıkmayı bekleyen insanlar var. Peki onlar ne için bekliyor? Cennet gibi bir hayat için mi?
Ah be güzel kardeşim bir çay koy da şu mevzuyu seninle etraflıca bi tartışalım demeyi çok istiyorum lakin şartlar müsaade etmiyor. Ama sen bu yeşilkart çekilişi ve hac kurası ilişkisi ile ilgili düşünceni yorum olarak yazarsan çayımızı değilse bile fikirlerimizi paylaşmış oluruz.
Yorumlar