Bolu, Çamyayla Köyü’nde sıradan bir pazar öğleden sonrası. Köy sokakları sessiz ve sakin. Biraz uzakta bir yerlerden kulağımıza konuşma sesleri geliyor. Merak edip o tarafa doğru gidiyoruz.
Üç dört hanım sokakta neşeli neşeli konuşuyorlar. Az önce yaptıkları peyniri satılmak üzere arabaya yükleyip şehre yollamış, sonrasında da tatlı bir muhabbete dalmışlar. Selam verip yanlarına yaklaşıyorum. Yıllardır aynı köyde yaşayan Yıldız, Naciye, Rafiye ve Hayriye hanımlar… İyi günlerinde de kötü günlerinde de hep bir arada olmuş, birbirlerinin sırdaşı olmuşlar. Yaşları birbirinden farklı olan bu hanımlarla önce birbirimize hal hatır soruyoruz. Onlar benim nereden gelip nereye gittiğimi merak ediyorlar. Ben ise onların gündelik hayatlarını… Günleriniz nasıl geçiyor, bahçede ne yetiştiriyorsunuz, kışları ne yaparsınız derken söz dönüp dolaşıp çoluk çocuğa, eşlere geliyor. Her birisi eşleriyle uzun yıllardır aynı yastığa baş koyuyorlar. Onlara bu uzun süren evliliklerinin sırrını soruyorum: “Sabır” diyorlar, “saygı” diyorlar, “şükür” diyorlar, “emek” diyorlar, “hemen kapıyı çekip gitmemek” diyorlar. Kocaları için “Allah onları başımızdan eksik etmesin” diyorlar. “Koca evine girdin mi sıkıntını dışarı anlatmayacaksın sabredeceksin, öyle hemen baba evine dönmek yok” diyorlar. Hastalıkta ve sağlıkta, zenginlikte ve fakirlikte birlikteyiz deyip aynı yastığa baş koydukları eşleri ile uzun yılladır süren evlilik gemisini nasıl yüzdürdüklerini anlatıyorlar neşe içinde.
Bu hanımlar ellerinde olanla yetinmeyi çoktan öğrenmiş sade, kanaatkâr, haline şükretmeyi bilen hanımlar. Biraz daha buralarda kalsam onlardan hayata dair kim bilir daha neler öğrenirdim diye düşünüyorum.
Onların bu huzurlu hallerine maşallah deyip, anlattıklarını düşünerek artık yola revan oluyorum.
Çok tatlı bir çekim olmuş keyifle izledik 🙂