Kültürel

Zeytindağı

2

Ne kadar ve ne kadar da mahzunsun Ey Filistin…

4000 yıllık bir geçmişe sahip. Gök kubbesi ve güneşi, seması ve toprağı, ağaçları ve kuşları 4000 yıldır dökülen her kana ve göz yaşına şahit.

Tarih boyunca bu şehrin adı Salem, İevus, Sion, Eliya olarak da adlandırılmıştır. Hiç Şüphesiz ki en yakışanı Kudüs. Üç semai dinin de kutsalı bir şehir.

Filistin’in başkenti Kudüs’tür. Filistin’in toplam yüz ölçümü ise 27.000 km2. Diyeceksiniz ki bu kadar savaş bu küçücük kara parçası için mi? Evet bu kadar gasp, bu kadar zulüm ve bu kadar acı bu kadarcık kara parçası için.

Bugün değineceğimiz yer, Zeytindağı ve Musevi mezarlıkları.

Baştan söylemeliyim ki; Zeytindağı, üç semai dinde de kutsal bir dağdır. Burada meşhur Sahabi Selmân-i Fârisî ve büyük hanım veliyyelerden Râbiatü’l-Adeviyye‘nin türbeleri; eteklerinde ise Uluslar Kilisesi, Gözyaşı Kilisesi, bulunmaktadır. Tek bulunan mabetler, kiliseler, camiler değil tabi ki, insanlık tarihinin en eski zeytin ağaçlarının da buradaki ağaçlar olduğu tahmin ediliyor.

Kudüs’ün hemen doğusunda tüm yöreye hakim, 809 metre yüksekliğinde bir dağ. Zeytindağı’nın karşısı 144 dönümlük Mescidi Aksa’nın içinde Kubbetü’s-Sahra ve Kıble Mescidi tüm ihtişamı ile sizi selamlamaktadır. Bu arada belirtmeliyim ki; Mescid-i Aksa, İslam âleminin üçüncü önemli mescididir; harem ifadesi de kullanılır bu mübarek yer için. Gidenler seyrine doyum olmadığını söylüyor. En kısa zamanda gitmek nasip olsun inşallah.

Yamaçlarında ise en eski Musevi mezarlıkları. Burası bizim bildiğimiz sıradan mezarlıklardan değil. V.İ.P dedikleri cinsten. Fiyatını duyunca dudağınız uçuklayabilir. Bir mezar yeri 5 milyon dolara satılıyor. Milyonla dolarla işiniz yoksa şöyle söyleyeyim, 15 tane daire parasından biraz hallice. Ön koltuktan yerinizi ayırtıyorsunuz sonra hd kalitesi ile kıyameti izliyorsunuz. Oradan da ver elini cennet. Dünyada cennet satışı, temiz iş. Kulağa ne hoş geliyor.

Nedir burayı bu kadar önemli kılan?

Musevi inanışına göre müjdelenen Mesih, Kıyamet günü  Zeytindağı üzerinden gelerek öncelikle Kudüs ve Zeytindağı arasındaki Kidron Vadisi‘ne inecek, daha sonra ise Rahmet Kapısı’ndan Kudüs‘e girecektir. Bu yüzden Museviler Mesih‘i karşılayan ilk cemaat olabilmek için bu vadideki mezarlığa gömülmek istemektedirler. Şaka maka dünyadaki tüm Yahudiler de bu mezarlığa gömülebilmek için tabiri caizse sırada bekliyor. Düşünsenize tüm ömrünüzü 15 daire satın almak için harcıyorsunuz sonra da o parayı toprağa gömüyorsunuz.

Bu nedenle dağın yamaçları Zekeriya (a.s.) ve Abşalom (barışın babası; Tanah’da Hz. Davud’un oğullarından biri olarak geçer.) mezarları yanında yaklaşık sayıları 150.000’i bulan Musevi mezarları ile doludur. Tabi bu kadar rağbet varken, çarşı pazar işlerken, mezar yeri de kısıtlıyken geriye yapılacak ne kalıyor? Hemen yanındaki Müslüman mezarlıklarını gasp etmek. Zaten gasp etmeye de alışmışlar. Kim sesini çıkaracak! Yok edilen bir sürü mezarlığımız, yerinden edilen bir sürü göçmüşümüz… Eskiye dair neyimiz varsa hepsinin üstünden zulüm geçiyor. Bize ait ne varsa silmekle meşguller. Rahmet Kapısı Mezarlığı ve Babul Esbat bölgesindeki Yusufiye Mezarlığı’nın altında kazı işlemleri yürütülüyor. Kudüs’e yakın olan bu iki mezarlıktaki şehit mezarları daha önce de kazılıp yok edilmişti.

Kudüs tarihi araştırmacısı Cemal Amr, İsrailli işgalcilerin Yahudileri gömmek için modern yöntemler icat ederek Filistinlilerin Kudüs mezarlıklarına gömülmelerini engellemeye çalıştıklarını söyledi. Diğer yandan, Filistinlilerin Kudüs’teki mezarları, hemen hemen her gün saldırılara ve mezarların çökmesine neden olan İsrail kazılarına maruz kalıyor.

1400 yıl öncesine dayanarak en eski İslami mezarlıklardan sayılan Rahmet Kapısı Mezarlığı, Ubâde bin Sâmit ve Şeddâd bin Evs başta olmak üzere birçok sahabenin mezarı bulunmasından dolayı büyük öneme sahip.

Kaçtıkları garbın zulmünün intikamını şarkın çocuklarından çıkarıyorlar. Silmeye çalıştıkları tarihin izleri, hem gönüllerimizde hem de zihinlerimizde sağlam temellerle kazılı. Taşı toprağı şehadet kokan bu şehir bizim. Biz bu kadar Kudüslü iken bizi senden koparmaya kimin gücü yetecek, şaşarım!

Rukiye Ersoy
Her şey hikayeyken bizde kendi hikayemizin peşine düşmüş bir yolcuyuz.

Bedava Seyahat

Önceki içerik

Nerede O Yeni Bayramlar

Sonraki içerik

2 Yorum

  1. Gözlerini para bürümüş, eskiden de böyleydi. aynı tas aynı hamam. Kurtarıcı falan hikaye.. Bir tarafta dini kullanıp kazanç elde etme çabasındakiler, diğer tarafta ömürleri boyunca onca parayı biriktirip sonra yine kendine harcayanlar. Arkadaş komedi filmi gibi.

  2. Malesef ki öyle.

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir